Nisan ayında Kurumlar Vergisi beyannameleri verildi, Haziran ayında tam tasdik raporları verildi. Temmuz ayına yani yeni yılın yedinci ayına geldiğimizde bir önceki yıl olan 2007 ile anca vedalaştık. Firmalarımızda ki 2007 denetim dosyaları arşivlere kaldırıldı. Arkamıza yaslanıp bir yıl daha bitti diye düşünürken birden irkildik ve kendimize geldik nereye bitti daha Ba, Bs formlarımız var. Hadi onları yıllardır yıllık yapmaya zaten alıştık. Ama bir de ertelediğimiz derdiğimiz var. Tam ismi ile “TRANSFER FİYATLANDIRMASI, KONTROL EDİLEN YABANCI KURUM ve ÖRTÜLÜ SERMAYEYE İLİŞKİN FORM”.
Bu form neydi hikayesi nasıldı, bir göz atmak gerekirse ; Form hayatımıza 18.11.2007 tarihinde resmi gazete’de yayınlanan 1 Seri Nolu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği ile girdi. Tebliğin 7.1 maddesi; Maddenin adı “ Yıllık Belgelendirme” ve ilk paragrafını aynen aktarıyorum. “Kurumlar vergisi mükelleflerinin, ilişkili kişilerle bir hesap dönemi içinde yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri ile ilgili olarak (Ek 2)’de yer alan “TRANSFER FİYATLANDIRMASI, KONTROL EDİLEN YABANCI KURUM ve ÖRTÜLÜ SERMAYEYE İLİŞKİN FORM”u doldurmaları ve kurumlar vergisi beyannamesi ekinde, bağlı bulunulan vergi dairesine göndermeleri gerekmektedir.” Görüldüğü üzere tüm Kurumlar Vergisi mükelleflerini 2007 yılı beyannamelerine ekleyecekleri bir form hayatımıza bu şekilde girdi.
Meslek mensupları olarak bizler bunun üzerine oturduk müşterilerimize formu anlattık. Her zamanki gibi doldurmanın yükümlülüğümüzü yerine getirmenin yollarını aradık ama o ilişkili kişi tanımı ile bu form zaten doğru doldurulamazdı ve doldurulamadı.
Haklı tepkimiz Odalarımız ve Birliğimiz vasıtası ile Maliye Bakanlığı’na iletildi. Ve Maliye Bakanlığı 22 Nisan 2008 tarihinde resmi gazete’de yayınlanan 2 Seri Nolu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği ile formun bazı bölümlerini değiştirdi ve de verilme süresini 2008.2 geçici vergi beyannamesinin verilme süresine yani 14 Ağustos 2008 ’e erteledi.
Bizler de o gün için her ne kadar yapılan değişiklikler yeterli olmasa da 14 Ağustos’a kadar bir hal çaresi bulunur diyerek konuyu gündemimizden çıkardık. Açıkçası beklentimiz Maliye Bakanlığımızın en azından formun kapsamını daraltarak sadece yurt dışı ilişkili kişisi olan Şirketler için zorunlu hale getirmesi ve toplam vergi tahsilâtında artış yaratmayacak yurt içinde birbiri ile ilişkili olan firmaları ve bu firmalara hizmet veren meslek mensuplarını bu yükten kurtarmasıydı.
Bu konuda çalışmaların olduğu yayınlanacak torba kanunun içinde çözüleceği haberleri gelse de beklenen kanundaki düzenleme istenilenin çok altında kaldı. 04.06.2008 tarihinde yayınlanan 5766 sayılı kanunun 21.Maddesi ile 5520 sayılı kanunun 13.maddesine yapılan işlemlerin Örtülü Dağıtım sayılması için hazine zararı şartı getirildi. Bir inceleme anında yapılacak haksız eleştiriye bu şekilde set çekilse de uygulama da verilecek formlara bir düzenleme getirilmedi.
Biz tebliğ ile gelen formun tebliğ ile düzenlenmesi gerektiğinden bu kanun değişikliğini de olumlu karşıladık ve Maliye Bakanlığı’nın form ile ilgili düzenleme yapmasını ve tebliğ yayınlamasını beklemeye başladık. Ancak bu güne kadar tebliğ veya taslağı henüz karşımıza gelmedi. Kalan süre artık bir aydan az bazı meslek mensuplarımız bu kanun değişikliği hazine zararı yoksa form verilmez diye yorumlanabilir dese de bu yaklaşımı çok doğru bulmuyorum. Yani zaten hazine zararı varsa vereceğimiz form, form değil ihbar mektubu olur.
Bizim önerimiz Maliye Bakanlığı’nın en kısa sürede ilgili tebliği çıkartarak;
a) Formu daha doldurulabilir somut bir içeriğe kavuşturmalı örneğin ilişkili kişilerle yapılan işlemlerin toplam cironun belli büyüklüne gelip gelmediğini test etmeli ve eğer geliyorsa daha detay bilgi ve çalışmalar istemeli,
b) Bu detaylı çalışmaların da uzman kişiler tarafından yapılması için SMMM veya YMM’ler tarafından rapora bağlanmasını ve bu raporunda meslek mensuplarının mevcut iş yüküne getirdiği artış oranında ayrıca ücretlenmesini sağlamalıdır.
Örtülü kazanç dağıtımı şeklinde aşındırılan vergi matrahının önüne geçmek ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Yoksa mevcut uygulama yasak savmak için yapılan, bir uygulama olmaktan öteye geçemeyecek ve istenilen verimi sağlamayacaktır.
0
There are 0 comments