İşimiz gereği birçok şirketi ziyaret ediyoruz. Kimi firmalar, halka açılmaya karar verdiği için, kimi firmalar yabancı ortak alacakları için, kimi firmalar kredi kuruluşları talep ettiği için, kimi firmalar kanuni zorunluluktan, kimi firmalar sırf merak ettikleri için bizleri bulup talepte bulunuyorlar. Kimi danışmanlık, kimisi muhasebe hizmeti, kimisi de denetim için.
Firmalara gidiyoruz gerekli incelemeleri ve çalışmaları yapıyoruz ve sıra geliyor ilk toplantıya şirketin patronaj kadroları ile alışık olmadıkları bir yapı ile hazırlanan mali tabloların tanışma gününe. Önlerindeki 35-40 sayfalık raporun kapağını açmayı aklına getirmeyen işadamlarımız hemen soruyor nedir durum siz önce bir yorumlasanız.
İstisnaları tenzih ediyorum. Önemli ölçüde firma sahibine şu cevabı veriyoruz.
“Ya Şirketinizin Kayıtlarına Yansıtmadığınız Kayıt Dışı Bir Ticaretiniz Var, Ya da Farkında Olmadan Batıyorsunuz”
Eğer birinci seçenekse iş nispeten daha kolay oluyor. İş adamına artık kayıt dışı ticaretin eskisinden daha büyük risk olduğunu, bu işin böyle devam edemeyeceğini, yasa dışı vergi kaçırma yöntemlerindense yasal vergiden kaçınma yöntemleri (teşvikler, destekleri vergi indirimleri yatırımlar vb) olduğunu bunları kullanarak hiç risk almadan ticaretlerini yasal zemine çekip şirketlerinin gerçek durumunu mali tablolara yansıtıp şirketlerinin gerçek gücünü ortaya koymaları halinde, her alanda daha başarılı olacaklarını anlatıyoruz. İkna olanlar gerekli hamleleri yapıp büyük firma olma yolunda ilk adımlarını atıyorlar, ikna olmayanlar ise ilk viyadüğe kadar gaza basmaya devam ediyorlar.
Bizim için zor olan ise ikinci seçenek, çünkü başarılı olduğuna inanmış başarısız bir insanı, çok para kazandığına inanan bir şirketi hiç para kazanmadığına ikna etmek inanın deveye hendek atlatmaktan çok daha zor.
Halk arasında bir deyim vardır. Bir insan para kazanıyorsa kazandığı bir yerinden belli olur derler, şirketlerde böyledir eğer para kazanıyorsa bir yerinden yani mali tablolarından belli olmalıdır. Ancak mali tablolardan gerçek durumun belli olması için temel kıstas hangi muhasebe standardına göre hazırlanırsa hazırlansın şirketin gerçek durumunu ortaya koyan bir standarda göre hazırlanmasıdır.
Şirketler ve bu şirketin sahip ve yöneticileri çeşitli sebeplerle kullanıcı tarafı (yabancı ortak, kredi kuruluşu devlet vb) yanıltmak için mali tablolarında bir takım esnetmeler yapabilmektedir. Kullanıcılar bu durumun önüne geçmek için bağımsız denetim talep etmeye başlamıştır.
Ancak bu işlemlerdeki esas trajik konu şirketlerin sahip ve yöneticilerinin dış kullanıcılar için esnettikleri mali tablolara bir süre sonra kendilerinin de inanmaya başlaması veya vergisel sorumluluklar yerine gelsin diye hazırlanan mali tabloları gerçek zannetmelidir.
Ülkemiz çok ciro yapıp, çok para kazanan ama hergün aktiflerinden daha çok borçları büyüyen şirketler cennetidir. Bu sebepledir ki şirketlerin ortalama yaşı 10 ila 15 sene arasında değişmektedir. Şirketler nasıl bu hale geldik diye düşünürken iş işten çoktan geçmiş olmaktadır.
Konuyu şirket özelinden ülke geneline getirirsek bu kısa ömürlü, kredi kaynaklı, fon yaratamadan para kazanan şirketler ülkenin gelirlerini hammadde ithalatı yoluyla yurt dışına, ülkenin doğal kaynaklarını verimsiz kullanarak israf olmasına sebebiyet vermektedir.
Burada en büyük görev Sanayi ve Ticaret Odalarına, Finans Piyasalarına düşmektedir. Ülkenin ticari ortamının başarı sağlaması, sanayicinin ve ticaret erbabının eğitilmesinden dünyadaki başarılı ticari örneklerden haberdar olması şirketinin ticaretinin durumunu ölçüp taratabilmesi analiz edebilmesi ile mümkün olacaktır.
Uluslararası rekabette nasıl 2000’li yıllarda bir kalite atılımı yapıldı ise şimdide verimlilik ve karlılık yani ülke için katma değer esasına dayanan bir finansal bilinç ve bu bilincin oluşabilmesi için mali tablonun önemi ve okunması Türk işadamına öğretilmelidir. İktisadi kalkınmanın temeli bu basit olguya dayanmaktadır.
0
There are 0 comments