Özkan Cengiz
ozkan.cengiz@goztepelist.org
Mesleki bir platformda söz döndü dolaştı futbola geldi, kitle içerisinde bulunan ligtvci gsspor taraftarı bir arkadaş abi bu kadar yıldır tribüncüsün, futbolun içindesin, futbol sektöründe işlerin var.
Bir takım 6 ay önce şampiyon olmuş dünya devleri arasına gireriz yolunda hızla ilerlerken birde üstüne dünyada sayılı isimleri kadrosuna katmış ilerken 6 ay sonra bu hale nasıl gelir varmıdır bunun bir açıklaması diye sordu.
O güne kadar hiç kafa yormamıştım açıkçası çok da umurumda değildi. Gel beraber analiz yapalım dedim 6 ayda neler değişti senin takımında anlat. Sıraladı.
1) Kulübü, Türk Futbolunu yakından bilen tribünden gelme yöneticiler ayrıldı.
2) Futbol yönetimi profesyonel bir yapıya aktarıldı.
3) Üst düzey futbol yöneticileri atandı.
4) Kendi ölçeğinin üzerinde yıldız transferler yapıldı
5) Kurumsal yapıya uymayan duygusal hareket eden hoca gönderildi.
6) Kurumsal yapıya uygun mantığı ile hareket bir hoca alındı.
Uzatmaya gerek yok buna benzer başka şeyler anlattı ve evet abi yorumunu alayım dedi.
İnanır mısınız aklıma gelen ilk şey Gsspor’un Altınbaş Holding bünyesine girmiş olabileceğiydi. Sonra kendimi toparladım sizin başınıza gelen bizim başımıza gelen Türk Futbolunda kurumsallaşma sorunu dedim. Sonra devam ettim;
İş dünyasında çok başarılı olmuş ve bu başarılarını şansla değil, kurumsal çalışmaya, profesyonel kadrolara, akla ve mantığa, dünya uygulamalarının örneklenmesine borçlu olan iş adamları futbol sektörüne girdiklerinde zannediyorlar ki her şeyi şirketindeki gibi yaparsa aynı sonuca ulaşır.
Ama ne yazık ki öyle olmuyor. Daha öncede defalarca söylediğimiz üzere Futbolun özellikle de Türk Futbolunun bir duygusal tarafı var. Futbolcusuna, futbolcusundan hocasına, hocasından tribününe, hatta hakemine, federasyonuna kadar sistem böyle işliyor. Olayın bu yönünü bir kenara koyup işi matematiğe bağladığınızda inanılmaz paralarda harcasınız inanılmaz sistemlerde kursanız inanılmaz yıldızlarda getirseniz sonuç hüsran oluyor. Çünkü 2 + 2 dört etmiyor.
Türk futbolcusu, Türk Taraftarı vb kısaca Türk Futbolu ya hoca düzeyinde ya futbol şube sorumlusu düzeyinde ya da en sevdiği seçenek olan başkan düzeyinde duygularıyla hareket eden birini istiyor.
Çok doğru mu değil belki de Türk Futbolu bu yüzden gelişmiyor. Ama gerçek bu o zaman Türk futbolunu kurumsallaştırmak isteyenler bu gerçeği göz önüne alacak böyle bir yol haritası çizecek.
Genel olarak futbol direktörü pozisyonu Türk futbolunun gene bünyesel olarak kabul etmediği bir pozisyon olduğundan ve duyguları ile hareket eden futbol şubesi yöneticisinin bir süre sonra kurumsal başkanı geri plana atmasından dolayı geriye iki seçenek kalıyor.
Hoca veya başkan. Gsspor bir süre bu boşluğu hoca ile doldurmuştu ama orada da iş çok uzun ömürlü olmadı bizde ise tercih Başkan değişikliği oldu.
Aşı tuttu en azından geçen senelere göre daha etkin bir yönetim yapısına sahip olduğumuz gerçek ama şu da unutulmamalıdır. Bu lig seviyesi çok da gösterge değil.
Lig çıktıkça doğru orantılı olarak hatta çarpan etkisi ile daha da fazla olarak futbolcu egoları, rakip zorlukları, bütçe büyüklükleri, kuyruğundan çeken düşman sayısı artacak. O zaman hedef en üst ligde en üst seviye ise hem günlük hem yıllık hem beş yıllık planları masaya koymakta fayda var.
Özkan Cengiz
ozkan.cengiz@goztepelist.org
There are 0 comments