Dünkü Yeni Asır gazetesinin manşetini görünce içimden bir şeyler koptu. Manşet aynen şöyleydi “Göztepe’nin Ümidi Atalay”
Haberin gerisinin konu ile hiç alakası yok. Başlığı beni Gürsel Aksel Stadında hıçkıra hıçkıra ağladığımız güne götürmeye yetti. Eğer haberin devamı gerçek olur da Alsancak Stadını alırsak bence adı ATALAY Alsancak stadı olmalı. O stadta oynanan her maçta Atalay’ın ruhunun tribünleri ayaklandırması için.
Aşağıda Atalay’da kim diyenler için Sn.Sinan Genç’in her okuduğumda beni ağlatan yazısını aktarıyorum.
Biz hiç kimsenin algılayamadığı bir bağla bağlı beraber ağlayan beraber gülen büyük bir aileyiz ve bu bağlılığımız Göztepemizi hak ettiği yere en kısa zamanda getirecektir.
Alayına İsyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz
Efsanevi Atalay’ın Ölümü (Sinan Genç)
Herkesin ümidi sakat olan Atalay’dı… Atalay, gelecek dertler bitecekti… Göztepe’nin yıldız futbolcusu Gömeç kampı sırasında oynanan hazırlık maçında sakatlanmış ve 3 ay takımdan uzak kalmıştı. Ağır bir sakatlık geçiren Atalay, uzun süre tedavi gördü. isin aslı, Atalay’sız da gerçekten Göztepe’nin tadı yoktu.
Herkes takımın kötü gidisini Atalay’ın yokluğuna bağlıyordu. Atalay, sonucu değiştiren futbolcuydu. Yıldızdı. Taraftarların kalbindeki kahramandı. O değil miydi Aydın maçıında attığı gollerle takımı Play-Off’a çıkartan. O değil miydi, hiç umulmadık anda sahneye çıkıp, düğümü çözen. O değil miydi, rakip defans oyuncularının ve kalecilerin korkulu rüyası, tek başına takım gibi adam…
Herkes Atalay’ın gözüne bakıyor, iyileşeceği günü sabırsızlıkla bekliyordu. Doktorlar ligin altıncı haftasında müjdeli haberi verdi. Atalar artık oynayabilirdi. Mutlu haberi duyan Teknik Direktör Kemal Ömeragiç’in gözü parlamaya başlamıştı. Öyle ya; o da biliyordu ki, Atalay büyük bir kozdu. Kötü günlerde Göztepe’ye ilaç gibi gelecekti. Ama kim nereden bilecekti ki, Turgutlu maçı hem Atalay, hem de Göztepe için bir kabusun başlangıcı olacaktı.
Teknik Direktör Ömeragiç, doktorlardan aldığı haberden sonra Atalay’ı yanına çağırarak, “Oğlum seni bu maçta oynatmak istiyorum” dedi. Atalay, silkindi. Utangaç ve ürkek bir sesle Ömeragiç’e dönerek, “Hocam ne olur bana bir hafta daha izin ver” dedi. Ömeragiç ise “Etme, eyleme oğlum.Herkes seni bekliyor. Senin olman bize moral verecek. Oynama ama yeter ki, maçta yanımda otur. Diğer arkadaşlarına moral ver” dedi.
Atalay, sıkıla sıkıla titrek bir sesle hocasına içini açtı:”Hocam, sözlüm Salihli’de. Uzun süredir küstük. simdi barıştık. Haftalardır görüşmüyoruz. Onu çok özledim. Ne olur bana izin ver…”
Ömeragiç, futbolcusunun bu durumuna dayanamadı ve Atalay’ın sırtını sıvazlayarak, “Tamam, ama gelecek hafta kadrodasın” diyerek yolcu etti.
Atalay, sırtını döndü ve gitti.
Gidişi, o gidiş oldu.
Küs olduğu sözlüsüyle gününü geçiren
Atalay’ı birden sıkıntı bastı. “Neyin var?” diyen sözlüsüne “Bir şey yok, içimde sıkıntı var. Yarin çok zor bir maç var. Arkadaşlarımın yanına gideyim de moral vereyim” diye tutturdu.
Sözlüsü de, israr eden Atalay’a “Peki” deyince Atalay arabasına bindi ve sevgilisiyle vedalaşarak arabanın kontağını çevirdi.
Trafik çok yoğundu. Biran önce takım arkadaşlarının yanında olmak istiyordu. Kemalpaşa yol ayrımında önce tır solladı, karşıdan kamyonun geleceğini hesap edemedi ve iste o anda feci kaza yasandı. Atalay’ın cansız vücudu arabanın içinden güçlükle çıkartıldı.
Atalay’ın ölüm haberi tez geldi, Göztepe kampına. Kimse Atalay’ın ölümüne inanamadi. Kampta büyük bir panik başladı. Kaptan Burak, hemen cep telefonuna sarıldı ve çevirdi Atalay’ın telefon numarasını. Uzun uzun çaldı telefon. Herkes Atalay’ın sesini duymak, onun yaşadığına inanmak istiyordu. Ama telefonu açan yoktu. Ardından takım arkadaşıTacettin aradı, Ati’yi… Cep telefonu uzun uzun çalıyordu, çalıyordu ama açan yoktu. Futbolcuların kalpleri gümbür, gümbür atıyordu. “Ne olur aç diyordu” Burak bulunduğu yerde yaylanarak…
Israrla çalan telefonu bir polis memuru açtı. Buruk bir sesle Atalay’ın öldüğünü haber verdi ve kapattı.
Göztepe’nin kampı bir anda ölü evine dönmüştü. Atalay’ın ölü vücudu arkadaşlarının kamp yaptığı Ege Üniversitesi Misafirhanesi’nin arka tarafındaki morga getirildi. O gün sabaha kadar kimse uyuyamadı. Ağladı, ağladı, ağladı…
Olayı haber alan Turgutlulu yöneticiler Göztepeli yöneticileri telefonla arayarak “Başınız sağolsun. İsterseniz birlikte maçın iptalini isteyelim” dediler. Yöneticiler Turgutlulu yöneticilere teşekkür ederek, teklifi kabul etmediler. Ertesi gün futbolcular uykusuz gözlerle Turgutlu’ya gittiler.
Bir çok Turgutlulu taraftarın Atalay’ın ölümünden haberi yoktu. Göztepeli taraftarlar ise yazmışlardı Barış Manço’nun müziğinin üzerine o ağlatan şarkıyı….
“Dün gece, yıldızımız kaydı gökyüzünde, gözlerimde yaş, kalbimde sızı, unutamadım seni”….
Tribünler döne döne ayni şarkıyı söyleyip ağladı… Göztepe’nin gözyaşlarına Turgutlulu taraftarlar da, hatta maçın hakemi de ortak oldu. Bir maç oynandı, ama kimse maçın ne sonucunun, ne de futbolunun farkındaydı.
Göztepe’nin yıldızının ölümü tüm futbol kamuoyunu ağlattı. Cenaze töreninde Gürsel Aksel Stadı doldu taştı. Meğer ne çok seveni varmış Ati’nin. Bir çoğu da “dayanamam” diye gelmedi törene. Ümit Milli takımdan çok sevdiği arkadaşı Hakan Şükür ve Feti’de oradaydı. Ege’nin ve yurdun dört bir yanından futbolcu arkadaşları, antrenörler, yöneticiler aktı cenaze törenine…
Atalay gözyaşlarıyla uğurlandı. Ama hiç mi hiç unutulmadı…
Antalya’da Rize ile oynanan Süper Lige terfi final maçı öncesinde Göztepeli taraftarlar tüm futbolcuları tribüne çağırıp yumruk havaya yaptırdılar.
Daha sonra da, Atalay’ı çağırdılar;”Atalay, buraya yumruk havaya” sesleriyle.
Sahada ne Atalay adında bir futbolcu vardı, ne de tribüne doğru koşan bir futbolcu…
Ardindan Göztepe tribünleri arka arka “oley, oley, oley” çektiler.
Rizeli ve Antalya’lı taraftarlar anlamsızca baktılar Göztepe tribünlerine…
İşte o anda Göztepe tribünleri adeta yikiliyordu…
“Atalay, ölmedi, kalbimizde yasıyor”..
Ve son olarak Göztepe’nin muhteşem açılışında tekrar anıldı Efsanevi futbolcumuz Atalay.Yine tribünler “Atalay buraya yumruk havaya” sesleriyle inledi….ve daha sonra hep bir ağızdan “Oley , oley ,oley” çektiler.
O anda herkesin tüyleri diken diken olmuştu.Daha sonra tekrar yumruk şova çağırdılar ama tıpkı o duymuyormuş gibi ıslıklarla çınlattılar Gürsel Aksel Stadı’nı ve Atalay’ı unutmadıklarını ve unutmayacaklarını bir kez daha kanıtladılar…
Ozkan Cengiz
0
There are 0 comments