İş dünyasının olan bitenin farkında olan kurumları ile mali müşavirlik meslek camiamızın şu anda en kısa sürede düzenleme yapılmasını beklediği alan Sermaye Şirketlerinin Bağımsız Denetimi konusunda yapılacak düzenlemelerdir.
Bu konuda beklenen iki düzenleme mevcuttur, Kimlerin bağımsız denetime tabi olacağını belirleyecek olan Bakanlar Kurulu Kararı ile Kimlerin bağımsız denetçi olacağını belirleyecek olan Kamu Gözetim Kurumu Yönetmeliği.
“Değişmiş TTK’da TFRS Bilinmeyenleri” ve “Limited Şirketlerde Değişen Karar Nisaplarının Faydaları ve Tehlikeleri” başlıklı yazılarımızda da ifade etmeye çalıştığımız üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun temel direği Bağımsız Denetim Konusu’dur.
Çünkü şirketlerin işleyişinden tutun da karar mekanizmalarına, birçok konuda bağımsız denetim altında olmanın yarattığı güvenli bölgenin var olduğu var sayımıyla düzenleme yapılmıştır.
56 yıldır denetime tabi olan Anonim Şirketlerin denetim dışı kalması, karar nisaplarında yapılan değişikliklerle gerçek anlamda bir sermaye şirketine dönüşen Limited Şirketlerin denetimsiz olması uygulamada bir çok sorunu beraberinde getirecektir.
Zaten kanunu hazırlayan uzman ekipler bu sorunlardan dolayı bağımsız denetimi her şirket için zorunlu olan bir yapı olarak kurgulamışlardır. Ancak ülkemizin iş dünyası böylesine kapsamlı bir denetimin altına girmesi hem maliyet hem yapı olarak hazır olmadığından direnç göstermiş ve kanun koyucuda bu dirence nispeten karşılık vermiştir.
Masanın bu tarafında hem genel olarak olması kesinlikle gereken ancak tam anlamıyla uygulamaya alınamayan bir bağımsız denetim müessesesi mevcuttur.
Bir de masanın öbür tarafına yani bağımsız denetçi kadrolarına bakarsak orada da yetişmiş insan kaynağı sorunu yaşanmaktadır.
Şu bir gerçektir ki gerek uluslararası normlarda gerekse de hali hazırda yürürlükte olan ulusal normlarda bağımsız denetim mesleği bir bilgi birikimin yanı sıra tecrübe de gerektiren bir meslektir.
Ülkemizde bağımsız denetim tecrübesine sahip meslek mensupları her ne kadar yaptığı işin içinde denetim geçen birçok çevre kendisinin de yaptığını iddia etse de sadece SPK ve BDDK’nın kontrol ettiği piyasalarda bağımsız denetim yapan meslek mensuplarından ibarettir. Bu meslek mensuplarının sayısı da oldukça kısıtlıdır.
Masanın her iki yanına bakıldığında yapılması gereken bir iş ancak hazır olmayan sistemler mevcuttur. Bu sebeple şahsi kanaatimizce kademeli geçiş en uygun yapılması gerekendir. Nasıl bir kademeli geçiş olmalıdır.
1) Bağımsız Denetçi Yetkilendirmesi: Bizcebir değerleme sınavı ile tüm bu işi yapmak isteyenlerin bilgi seviyeleri tespit edilip daha sonra da bir tecrübe şartı getirilmelidir.
KGK Yönetmelik taslağı nispeten bu işi yapmaktadır. 14,15 ve 16 madde de bir bilgi ölçümü 26. Madde de bir tecrübe şartı getirmektedir. Geçici maddelerdeki muafiyetleri kaldırarak sistemi tamamen tartışılmaz bir hale getirebilir.
2) Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Tespiti: BizceBakanlar Kurulu aşağıdaki gibi bir mekanizma kurar ise hem geçiş döneminde yaşanacak sancıları minimize etmede hem de denetimsiz alan bırakmama da başarılı olabilir.
Örneğin:
– 2013 yılı sonuna kadar 50.000.000 TL ciro üstü Bağımsız Denetime tabi 50.000.000 ciro altında eski murakıplık sisteminin devamına,
– 2014 yılın sonuna kadar 20.000.000 TL ciro üstü Bağımsız Denetime tabi 20.000.000 ciro altında eski murakıplık sisteminin devamına,
– 2015 ve sonraki yıllarda, 10.000.000 TL ciro üstü Bağımsız Denetime tabi 10.000.000 ciro altında eski murakıplık sisteminin devamına.
Murakıplık sisteminde seçilecek murakıplar için sadece SMMM veya YMM olma şartı bağımsız denetim yapacaklar için ise de bağımsız denetçi sertifikasyonunu alma şartı konur ise 6102 sayılı TTK’na aykırı bir düzenlemede yapılmamış olur.
Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile masanın her iki tarafının geçiş sürecine uyum sağlaması sağlanabilir.
Şirketler önümüzdeki senelerde bağımsız denetime gireceklerini bilerek maliyet ve iş yapılarını ona göre hazırlar geçiş döneminde de tamamen denetim dışı kalmayacakları için gereken özeni gösterirler, bağımsız denetçi olmak isteyen meslek mensupları da bu alanda tecrübelenerek kendilerini bu sürece hazırlarlar.
Sonuç olarak global iş dünyasının Türk İş dünyasından beklentisi bir an önce şeffaf bilgi toplumuna geçiş yapmasıdır. Bu sebeple kaçınılmaz olan bu geçişin herkes için öngörülebilir hazırlık yapılabilir olması Türk İş dünyasının tüm tarafları için uygun olanıdır.
Tüm düzenlemeler yapılırken bu geçiş sürecinin kişiler, kurumlar, meslek grupları, şirketler vb leri için yaratılmış bir fırsat değil Türk İş Dünyası için yaratılmış bir fırsat olduğu unutulmamalıdır.
0
There are 0 comments