Siyasi bilimler kitaplarında demokrasi bir dengeler rejimidir diye yazar. İlk bakışta klişe gibi gözüken bu tanım gerçek anlamda bu rejimi anlatan mükemmel bir cümledir. Gerçekten de iktidar göreve geldiği zaman üstte bir danışma ve öneri makamı olarak cumhurbaşkanı ve karşısında da halkın temsilcisi olan muhalefet, sivil toplum kuruluşları ve medyayı bulur yaptıkları ettiklerini bu kurumlar eleştirir veya över ve iktidar bu tepkileri dikkate aldığı ölçüde başarılı veya başarısız olur.
Bu sistemi spor kulüplerine indirgediğiniz zaman iktidar karşınıza kulüp başkanı cumhurbaşkanı karşınıza divan kurulu ve halk ta karşınıza taraftar olarak çıkar. Sistemin diğer öğelerinden medya gene medya sivil toplum kuruluşu gene sivil toplum kuruluşudur ama burada halkın haklarını değil taraftarların haklarını savunurlar. Muhalefet sadece genel kurul zamanları ortaya çıktığından spor kulüplerinde çok etkin değildir.
Spor kulüplerine indirgediğimiz bu sisteme son yılların Göztepe’sini monte etmeye çalışırsak eğer, iktidarın yerinde Sn. Başkanımız, divan kurulu diyeceğimiz danışma kurulu yerinde koca bir boşluk, iktidarı kontrol eden uyaran medya yerinde koca bir boşluk, sivil toplum kuruluşu yerinde de tam olarak birlikteliğini sağlayamamış ama küme küme bir şeyler yapmaya çalışan taraftar örgütü diyebileceğimiz kurumlar yer alır.
Bu yapının yarattığı durum ortadadır. Burada tek başına iktidarı suçlamak biraz haksızlık olur. Çünkü kendisine yanlışları güçlü bir şekilde gösterilmeyen, yaptığı hatalı uygulamalar güçlü bir şekilde eleştirilmeyen iktidarlar bir süre sonra kendi büyülerine kapılır ve hata üstüne hata yapmaya başlarlar ve bu durumun farkına vardıklarında iş işten geçmiş ve tek sorumlu olarak ortada yapayalnız kalmıştırlar. Ve sonun tükendiği günden sonra kendisini zamanında niye böyle yapıyorsun diye uyarmayanlar niye böyle yaptın diye karşısına dikilir.
Burada bir parantez açıp bu haftaya Alsancak stadına Küçük köy maçına dönmek istiyorum. İlkönce stadyumda olmayanlar için ortamı anlatmak istiyorum, tribünler bu sezonun en çok doluluk oranına ulaşmış ve oldukça hareketli bir ortam vardı. Şeref tribününde vali belediye başkanları ve de beş adet milletvekili stadyumda belki de son 3-4 senede bir türlü oluşamayan büyük Göztepe birlikteliği sonuç olarak takım galip gelemedi. Ama bundan sonra da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıkça gözüküyordu.
Peki ne oldu da makus talihimiz bir anda döndü, Ne oldu da bir türlü yakalanamayan bu sinerji bir maçta yakalandı ne oldu da milletvekilinden yerel yöneticisine şeref tribününe doldu, ne oldu da koşmadıkları çaba göstermedikleri için eleştirilen yönetim kurulu kapı kapı dolaşıp destek istedi.
Bunu anlamak için önce geçen haftaya bakmak lazım geçen hafta yaklaşan genel kurula aday olmayı düşünenlerin ve şu anki yönetimin beraber yaptığı basın toplantısı ile başladı. Camiaya ilk kenetlenme mesajı bu toplantıda verildi. Ardından milletvekilleriyle, yerel yöneticilerle bağlantıya geçildi maça davet edildi. Oyuncular için bir prim kampanyası başlatıldı. Bunun yanında bilet fiyatları ucuzlatıldı ve taraftarlar maça davet edildi. Bu gelişmelerden memnun olan taraftar grupları İzmir’in her tarafını afişleyerek maça davet etti. Güzelyalı da okullara bilet dağıtıldı. Gene İzmir’in değişik yerlerine yönetim tarafından pankartlar asılıp tüm İzmir bu seferberliğe davet edildi. Medya ile bağlantıya geçildi taraflı tarafsız medya bu seferberliği haber yaptı sinerji tüm İzmir’e yayıldı. Ve bütün bu doğru çalışmaların doğal sonucu da stadyuma yansıdı.
Bir basamak daha ilerleyelim aylardır yapılamayan bu kadar çalışma niye gece gündüz çalışılarak bu hafta yapıldı. Mesela neden bu hafta bir kenetlenme fotoğrafı ile açıldı ne oldu da o insanlar kol kola resim çektirip camiaya mesaj verdiler. Çünkü belki de uzun zamandır ilk defa camia içinde dedikodu mahiyetinde dolaşan bir polemik gazete de yer aldı. İlk defa gerçek görevini yerine getirerek bir gazete bunu haber yaptı. Ve bu polemik bir dedikodu olmaktan çıkıp bir gerçek olarak ortaya sunuldu. Bu noktadan sonra iki seçenek vardı ya bu basın toplantısı yapılacak ya da kılıçlar çekilip meydana çıkılacaktı. Her iki seçenekte de kazanan sistem kazanan demokrasi kazanan Göztepe olacaktı. Çünkü medya görevini yapmıştı.
Peki iktidar daha mürekkebi bile kurumayan tazecik ve de sahibi camiada kendine alternatif olarak adı geçen biri olan bu gazeteyi niye bu kadar dikkate aldı yani görmemezlikten, duymamazlıktan, gelebilirdi. Daha önce bunu defalarca yapmıştı. Adı geçenlere bir telefon eder yok ağabeycim ben böyle bir şey söylemedim siz bunlara mı inanıyorsunuz onlar önce kulübe borçlarını ödesinler çıkaracağım defterleri diyebilirdi. Ama iktidar çok önemli bir şeyin, kum saatinin tersine döndüğünün zamanın artık lehine değil aleyhine çalıştığının farkındaydı. Hafta sonu belki de ilk defa sivil toplum örgütü olmaya çalışan taraftar grupları beraber hareket etmiş hatta kulübün kapısına kadar gelmişlerdi. O günden bugüne de hep beraber web sitelerinde protestolarını ana sayfada tutup kararlı tepkilerini vermeye devam etmekteydiler. Bu hafta gelen 80-90 kişiyi belki 10 kişi de O getirip püskürtebilirdi ama bir hafta sonra gelecek 1000 kişiyi nasıl püskürtecek bilemezdi. Zaman aleyhine işliyor ibre sürekli terse çalışıyordu. Ve sonuç daha öncede bahsettiğimiz gibi belki de son 2 yılda yapılamayan çalışmalar seri bir şekilde yapıldı.
Küçükköy maçında esasında önemli bir puan alındı. Belki de bu puan bizi ligde bırakacak ama buna rağmen tribünde ciddi anlamda tepki vardı. Bunun nedeni de artık sessiz kalmak istemeyen en ufak bir haykırışta bile neler olduğuna şahit olan insanların kendi güçlerinin farkına varmasıydı. Maçtan sonraki olaylar çok üzücüydü her şeyden önemlisi tribünde kan akmıştı. Ama belki de iki gündür gazetelerde boy gösteren ve hepimize umut aşılayan “Göztepe Kurtuluş Platformu” bu yüzden bir araya geldi.
Sonuç itibariyle iki haftada sağlanan gelişme 3 yılda sağlanamayandan daha fazla tabi ki bütün bunların gerçekleşmesine 80-90 kişilik bir yürüyüş ile bir gazete haberi neden olmadı ama fitilin ucunu yakan bence bunlardı. Bu gelinen nokta artık geri dönülemez bir nokta eğer Göztepe Kurtuluş Platformu nun sonu Divan Kuruluna benzemezse-umarım benzemez- artık herkesin şapkasını önüne koyma vakti geldi. Gerçekleşen her olayı işte bunlar şu gaza geldiler şunlara hizmet ediyorlar sırf bunun için bunu yaptılar gibi komplo teorileri üretmektense Göztepe için hangisi doğruysa onu yapmak en doğrusu.
Bundan sonraki en büyük dileğim şeffaf iş bilen güçlü bir yönetim, her zaman aktif uyarıcı takip edici bir divan kurulu, doğruya doğru yanlışa yanlış diyen bir medya, taraftarın tepkisini doğru ve güçlü yansıyabilecek taraftar örgütleri, ve bütün bu insanların kolkola omuz omuza tezahürat yaptığı tribünler zaten böyle bir şeyi başarabilirsek karşımızda ne trilyonluk borçlar ne sözde büyük takımlar ne de düşmanlarımız durabilir.Kazanan demokrasi, kazanan sistem, kazanan GÖZTEPEMİZ olur.
HER ŞEY TEK BÜYÜK GÖZTEPE İÇİN
0
There are 0 comments