Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
Pazartesi günü gerek gazetelerin, gerek sosyal medyanın, gerek Göztepe medyasının tepkisi birbirine benziyordu. Göztepe her zamanki gibi!
Sezonu aynı hocayla bitirememe geleneği devam ediyor, bunun yanında geçen seneki Özgür Zengin’in görevden alınmasına benzer yarı sürpriz bir gelişme olan Suat hocanın görevden alınması sevenleri az biraz da olsa ürkütüyordu.
Hemen kazan kaynamaya başladı. Bir tarafta acımasızca Suat hocanın kişisel hayatı gündem olurken, diğer tarafta hazır furya başlamışken içeriyi de dizayn edelim telaşı ile başta Barış Güçlü olmak üzere daha birkaç kişiyi daha gönderte bilir miyiz kötü niyeti devreye girdi. Tarih ve zaman 48 saat içinde çıkan bu iki yaklaşımı da not etti kendi içerisinde bir denge kurulacak bu 48 saatin olumlu veya olumsuz bedeli zaman içinde oluşacaktır.
Kişisel olarak önceki yazılarım da da kişisel görüşmelerim de de ifade ettiğim üzere Suat hocanın devam etmesi görüşündeydim. Bunun iki sebebi vardı birincisi hata yapsa da hatadan dönebilme yeteneği, ve son yıllarda ilk defa tribünleri de iyi yöneten bir hoca olması, ikincisi de bu aşamada yapılan bir hamlenin kulübümüzde kaosa yol açacağı ve yeni yönetimin bazen çok sert geçen bu kaotik günlerin içinden çıkabilmek için henüz yeterli tecrübeye sahip olup olmadığı konusunda net bir görüşüm olmadığıydı.
Pazartesi günü gündem karşımıza geldiğinde ki ilk düşüncemiz büyük bir risk alındığı, zamansız olduğu, ama olan oldu hızlı hareket edilip pozisyon alınması gerektiğiydi. 48 saatte ortaya çıkan ortam da kabul edermisiniz etmezmisiniz bilmem ama haklılığımızı çok net gösterdi.
Kim gelsin özellikle Altınbaş dönemi başladıktan sonra her hoca gönderildikten sonra bizlere sorulan bir soruydu. Kim gelsin? Cevaplar çok detaylı değildi aslında, verdiğimiz cevap çoğunlukla, tartışmasız üstünde mutabık kalınan iki isim Metin Diyadin, Rıza Çalımbay ve nispeten üstünde mutabık kalamadığımız ama gündem de düşmeyen Ümit Kayıhan.
Bir gün profesyonel yöneticilerimizden biri dedi ki yahu ne buluyorsunuz bu adamlarda onlarca yüzlerce seçenek var niye bu üç adam her defasında gündem oluyor. Gerçekten de kimsenin kariyerini tartışmak haddimiz değil ama yüzlerce hoca, eski futbolcu vb arasından neden bütün camianın aklına bu üç isim geliyor hep camianın hayallerini süslüyordu. O zamanlar düşünmüştük ve cevabını bulmuştuk.
Bu üç kişi bizim neslimizin en güzel günleri olan bank asya şampiyonluğu, süper lig yedinciliği ile taçlanan, 2000- 2002 döneminin üç önemli aktörüydü. Rıza Çalımbay ve Ümit Kayıhan hoca olarak Metin Diyadin’de kaptan olarak o döneme damgalarını vurmuşlardı. Ve ruhlarımız o günleri arıyordu.
Göztepe camiası böyledir bazı kişilerde aradığı ruhu bulur, o ruhla iletişime geçer ona ayrı bir yer açar ve onu yüceltir. Esasında Suat Hoca da bu yolun kapılarını çok kısa sürede kendisine açmıştı. Ama Göztepe’nin bu yeniden diriliş senesinde belki de yeni bir hikaye yazmaktan çok yazılmış, özleminde olan hikayeye ihtiyacı vardı onu aradı ve Metin Diyadin hoca ile onun peşine düştü.
Bu önemli hamle bize iki mesaj verdi;
Birincisi son 48 saattir, içten dıştan yöneticisinden medyasına dişine göre hoca olmadığından Suat hocayı yedi altını kazdı eleştirilerine maruz kalan Barış Güçlü’yü temize çıkardı. Çünkü bu sebeplerle hocanın altını kazıyan bir adamın Diyadin hoca gibi hem tribünlerde manevi değeri çok yüksek tek hareketi ile kendisini ateşe atabilecek, hem de hocalık ününü isyankar ruhu işine karıştırmama agresifliğiyle yapmış bir hoca için çaba harcaması akla mantığa uygun değil. Barış Güçlü gerçekten Suat Hocayı gönderen adamsa bunu kişisel çıkarı için değil Göztepe için yaptığı bu şekilde kanıtlanmış oldu.
İkincisi ise Sn.Sepil’in Göztepe ile ilgili algısı ve vizyonu konusunda net bir durum ortaya çıkmıştır. Sn. Sepil sadece bir vizyoner olsa çok daha kariyerli çok daha futbol gündemin de olan bir hocayı bu takımın başına getirme iradesine ve gücüne sahipken, Göztepe’de başarılı olmanın en önemli kuralının Göztepe taraftarı tarafından kabul edilmek olduğunun ve bunun zamanla olduğunun, bu hafta da böyle bir zaman israfının sürece zarar vereceğini tespit ederek en efektif hamleyi yapmıştır. Tribünler için yılların özlemi olan ve kariyerli bir hocaya bütün yorumları çürüterek imzayı attırmıştır.
Ve bu iki mesaj şunu ortaya koymuştur. Kaos olmaya aday bir süreç daha yasal açıklama yapılmadan, hoca antrenmana dahi çıkmadan yeni bir başlangıç yeni motivasyon yeni bir silkinişe dönüşmüştür. Zaten elde var bir şeklinde düşünülen bu sezonki şampiyonluğun yanına önümüzdeki senenin şampiyonluğu da konuşulur olmuştur.
Bu başta Sn.Sepil olmak üzere profesyonel yöneticilerimizin büyük başarısıdır. Gönüllü yöneticilerimiz veya 7 kişilik kim olduğunu bilmediğimiz yönetim kurulumuz içinde benzer şeyler söylemek isterdim ama ne şiş yapsın ne kebap dur bakalım izleyelim tavırları ile ilk sınavlarında ilk eksilerini aldılar benden söylemesi. Gönüllü bile olsa adı yönetici olanların görüşleri neyse o tarafta veya bu tarafta daha net ortaya koyması irade göstermesi lazımdı.
Metin Hocanın haberi ile gelen bir ikinci haber esasında çok daha mutlu edici oldu. Bülent Ataman ve Zafer Uysal’dan oluşan ekibi, gerçek anlamda 2001 ruhunun mevcut takıma aktarılması artık kaçınılmaz bir hal aldı. Metin hoca ilk günden tek şart olarak 3 yıllık sözleşmeyi masaya koyması burayı yarım sezonluk, 3-5 haftalık gelir kapısı veya basamak olarak değil, başarı hikayesi yazılacak yer olarak gördüğünün en önemli göstergesi.
Dost ve düşman herkes şunu çok net bilmeli, Göztepe her zamanki gibi değil.
Tarihindeki en büyük başarıyı kendi evlatları ile yakalamış olan Göztepe’nin son dönemde yaptıkları ile başarılı olarak kendi evladı konumuna gelen bir teknik kadro ile, 6 haftada tribünlere bakışları değişen Göztepeliliği ruhlarına alan bir takım ile, Çocukluk hayalimdeki görevi yapıyorum diyen bir Başkan, her geçen gün kendini toparlayan üstündeki travmatik etkileri atan, kendine gelen bir tribün ile büyük yürüyüş şimdi başlıyor.
Bizlere düşen de son 48 saatte yaşananları hiç aklımızdan çıkarmadan, bir anda herkesin nasıl Göztepe’yi karıştırmaya hevesli olduğunu unutmadan ama kimseye de körü körüne bağlanmadan çok dikkatli ve dengeli olarak hareket ederek süreçteki pozisyonumuzu korumaktır.
Şimdi herşey bir yana gidilmez mi bu hafta maça, doldurulmaz mı tribünler, alınmazmı bol gollü galibiyet.
Alayına İsyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
There are 0 comments