Vergi mevzuatımızın en önemli vergilerinden biri olan Katma Değer Vergisinin ana sistematiği mal ve hizmetlerin el değiştirmesinde yaratılan Katma Değerin vergilendirilmesidir. Önceki safhalarda ödenen Katma Değer Vergisinin indirilmesi suretiyle ilgili safhada yaratılan Katma Değerin vergisinin ödenmesi sağlanmaktadır.
Yürürlülüğe konulduğu 1985 yılından itibaren her geçen gün önem kazanan Katma Değer Vergisi günümüz itibariyle en çok konuşulan en çok tartışılan en çok yorumlanan vergi haline gelmiştir.
Katma Değer Vergisinde genel prensip zincir halinde teslimlerin vergilendirilmesi iken özellikle son bir yıl içinde yapılan kanun değişiklikleri ve düzenlemeler ile kanunun yapılışında basit bir güvenlik müessesesi olarak konulan sorumluluk uygulaması geliştirilmiş ve adeta kanunun genel prensibi haline getirilmiştir.
Kanun koyucu yeterli vergi denetimini gerçekleştirememesi ve kayıt belge düzenini izlemeye yönelik tedbirleri alamaması nedeniyle son tüketiciden tahsil edilen Katma Değer Vergilerini zincirdeki mükelleflerden tahsil edememiş ve bunun önüne geçmek için denetimleri artırmaktansa sorumluluk uygulamasını adeta yeniden keşfetmiştir.
Bugün itibariyle fason imalattan hurda teslimlerine, hizmet işlemlerinden belli hammadde teslimlerine kadar birçok aşamada vergi, artık mal veya hizmeti teslim edenden değil teslim alandan tahsil edilmeye başlanmıştır.
Daha birkaç yıl öncesine kadar pek bilinmeyen pratikte 2 nolu Katma Değer Vergisi olarak bilinen Sorumlu Sıfatıyla Katma Değer Vergisi Beyannamesi artık her mükellefin her ay verdiği bir beyannameye dönüşmüştür. Mükellefler ayrıca piyasa ortalamalarına göre 90 hatta 120 günde ödediği mal veya hizmetlerin katma değer vergilerini maksimum 26 günde ödemek zorunda kalmakta bu nedenle de finansman sıkıntıları çekmektedir.
Basit bir güvenlik müessesesi iken mükelleflerin özellikle de Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin eziyeti haline dönüşen sorumluluk uygulaması her geçen gün çıkarılan tebliğlerde bazen satır aralarında bazen bir maddede bazen tebliğin tamamında tekrar tekrar düzenlenmekte tekrar tekrar karıştırılmaktadır. Kanun Koyucu ve onun temsilcileri adeta bir yapboz tahtasına dönüştürdükleri Sorumluluk Uygulamasının kapsamını artırarak Katma Değer Vergisi sistematiğini katletmektedir.
Tüm vergi kanunlarının yeniden ele alındığı bu günlerde Katma Değer Vergisi Kanunu’da ilgiye muhtaç kanunlarımız arasında yerini almaktadır. Aslında kanunlaştığı 1985 yılında vergi tekniğine uygun bir kanun olarak vergi mevzuatımıza giren KDV kanunumuz daha sonra yapılan değişiklikler, çıkarılan tebliğler, hukuki geçerliliği tartışmalı sirkülerler ile ana prensiplerinden uzaklaştırılmış ihtilaflar yaratan bir kanuna dönüştürülmüştür.
Başta konunun muhatabı Maliye Bakanlığı olmak üzere Kanun Koyucu en kısa zamanda Sorumluluk uygulamasını yeniden gözden geçirmeli ve yeniden yazılan KDV kanununu beklemeksizin mükelleflerin ve meslek mensuplarının üzerinde büyük yük oluşturan sorumluluk uygulamasını daraltmalı, Katma Değer Vergisini mal veya hizmeti teslim alandan değil gerçek muhatabı mal veya hizmeti teslim edenden tahsil etmelidir.
Not: Bu yazı Hürriyet Gazetesinin EGE Ekinde yayınlanmıştır.
0
There are 0 comments