Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
Bu sezon ilk defa takımı canlı izlemek üzere binler olarak yollara çıktık.
Stada ulaştığımızda saat 18:30 civarıydı. Dışarısı oldukça kalabalık kapılar oldukça boştu. Zannedersem geniş bir kitle Göztepesine değil sanayisine kavuştuğu için mutluydu.
Son 15 dakikada her yer bir anda doldu, taştı. Zaten sırf bu yüzden maçın 25 dakikası anca tribünler yerini aldı, ilk söylemem gereken şey kapıdaki rezil durumdu, iki tane bira içenin kendisini stadın ağası zannettiği, kaynak yapmanın ikiye bir yapmanın komik ve yapılması gereken bir şey zannedildiği, özel güvenliklerin izlemekten başka bir halta yaramadığı değil bu ülkenin en sevilen takımlarından Göztepe’ye ve taraftarına insan olana yakışan bir ortam değildi.
Allahtan bütün rezillikler kapının arkasında kaldı, içeri girdiğimizde bambaşka bir Göztepe tribünü ile karşılaştık sanki tribüne çıkınca aşağıdaki kitle yok olmuş ahenkle dans eden yeri göğü inleten basın tribününe protokol tribününe ilk defa gelenleri şaşkına çevirip maçı bırakıp tribünü izlettiren eşsiz tribün. Umarım bir gün dışarısı içinde böyle satırlar yazmak nasip olur.
Gelelim takıma gerçekten kalitesi her haliyle kendi gösteren bir takım olmuşuz. Özellikle Ertuğrul, Oğuzhan ve Umut’u izlemeye doyamadım. Maça ağırlığını koyan isimlerdi. Timur’un, Tiryaki’nin, Samet’in, İsa’nın ve Halil’in hakkını yemeyelim hemen ikinci sıraya yerleştirelim Geçen hafta gol atmasını bu hafta kafası direkten dönmesini bu kadar çok pozisyona girmesini tam olarak anlamlandıramadığım Sabutay ve Burak’ta defansta ve ileride sahanın belki de her yerde olan iki adamıydı. Ne yaptı 10 kişi geriye ne kaldı, 90 dakika oynayan Matteus sonradan giren Enes, Cihan ve Furkan, dördü de iyi niyetliydi bir şeyler yapmaya çalıştı ama kusura bakmasınlar takıma hiç katkı sağlayamadılar. Özellikle Matteus ne o ne de biz ne yapmaya çalıştığını anlayamadı. Umarım Suat hoca biliyordur, anlıyordur.
Şimdi maçı izlemeyen arkadaşlar diyebilir ki madem bu kadar her şey çok güzel bu sonuç ne? Kendi evimizden bir puan yakıştı mı? Esasında Sarıyer’in 3 maçta 3 puan alarak karşımıza çıkması ilk hedefinin bunu dörtlemek olduğunu ve bu nedenle ölümüne kapanacağını hafta içinde konuşmuştuk.
Büyük ihtimal rakiplerimizi izleyen hocalarımız ve Suat hocamızda bunun üzerine hafta içinde kafa yormuştur. Ama bu kapanan takımı açabileceğimiz taktiği ya bulamamışız ya uygulayamadık. İlk yarının ve ikinci yarının son yarımşar saatleri Sarıyer kalesini adeta ablukaya aldık. Ancak bir türlü kilidi açacak hareketler yapamadık. Biraz zemin bozukluğu biraz da tercih olarak genelde yüksek top denedik ama kalecinin ellerinde eridik. Birkaç kez sıfıra çalımlarla indik en tehlikeli ataklarımızda bu anlarda gerçekleşti ancak orada da golü yapamadık.
Bu ligdeki bir çok hakemin bugünkü gibi sertliğe ve deplasman takımının zaman geçirme taktiklerine çanak tutan bir yönetim göstereceği dikkate alınırsa bu seneki en önemli problemlerimizden biri kapalı savunma yapan takımları açmak olacağı bu maçla bize sinyalini verdi. Eğer bu soruna bir çözüm üretemezsek korkarım bu sene iç saha maçları dış saha maçlarından daha zor olacak.
İç saha maçlarımızın zor olmasının sebeplerinden bir diğeri de adından başka hiçbir şeyi olmayan, çimleri iğrenç, tribünleri daha iğrenç, akustuği berbat, binlerce insanla hiç etki sağlayamadığınız Atatürk Stadı. Bu kadar baskılı takıma bu kadar çoşkulu tribüne bu maç Alsancak’ta olsaydı. Bugün attığımız gollerle maçı tarihi bir fark ile kazanmış olabilirdik.
Atatürk’te oynayacağımıza Buca stadında oynasaydık önerisi getiren ve kendi aramızda makara yaptığımız arkadaşıma bugün gerçekten hak verdim. Bu stadta oynamaktansa her çare düşünülebilir. Aziz Kocaoğlu’nun önerdiği tribünleri sahaya yaklaştırma projesimi yapılır, çimlerine adam gibi bir bakım mı yapılır. Bunlar yapılırsa bu stad bir şeye benzer mi? Yada şampiyonluk uğruna kendi stadımız hal olana kadar Manisa’mı Buca’mı yeni bir seçeneğin üzerinde mi düşünülür bilemiyorum. Ama kendi sahamızı cehenneme çevireceğimiz kapanan takımları açacağımız vura vura kazanacağımız bir iç saha ortamı şampiyonluk için şart.
Toparlarsak her ne kadar takımın her halinde biz bu ligden güle oynaya çıkarız havası varsa da sezonun bu maçta ortaya çıkan iki noktası kapanan takımlara karşı oyun planı ve gücümüzü sömüren stad sorununu çözmek şampiyonluk kupasının kulpunu elimize verecektir.
Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
There are 0 comments