13.06.1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu 2. maddesinin A bendi “Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik Mesleğini” tanımlamaktadır. Ayrıca bu mesleği yapmaya hak kazanmış kişilerin yapabilecekleri işler Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ilgili maddelerinde detaylı olarak açıklanmıştır.
Kanunla belirlenen mesleklerden SM (Serbest Muhasebeci) ve SMMM (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) mesleklerinin yapacakları işler arasında belirgin bir farklılık bulunmamaktadır. Ya da daha doğru bir ifade mesleğin ana faaliyeti olan “Gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin; genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak” işini her iki meslek grubu da icra edebilmektedir.
Bu iki mesleğe mensup meslektaşları birbirinden ayıran en temel özellik Ticaret Lisesi Mezunlarının SM unvanını alabildiği ancak SMMM unvanının sadece 4 yıllık fakülte mezunu bireyler tarafından alındığıdır.
Son dönemde gerek medya yayınlarından gerekse yönetici konumundaki meslek mensuplarının açıklamalarından anladığımız kadarıyla bir kanun değişikliği hazırlanmakta ve SM belgesine sahip meslek mensuplarına sınav hakkı tanınarak SMMM olabilmeleri sağlanmaktadır. Bu kanun değişikliğinin gerekçesi olarak ta Yıllara Sari kanun taslaklarımız Ticaret Kanunu taslağında yer alan denetim müessesinde ve Basel II uygulamalarında SM’ye imza ve faaliyet hakkı tanınmaması ve dünyada SM unvanına benzer bir unvan bulunmadığı gösterilmektedir.
Kendiside bir Ticaret Lisesi mezunu olan bir meslek mensubu olarak bu mesleğin en doğru Ticaret Liselerinde öğrenildiğini kabul etmek ile beraber, gerek kanuna aykırı haksız rekabet uygulamaları gerekse de yılda yaklaşık 110 beyan ile adeta nefes hakkı verilmeden kâtibe dönüştürülmeye çalışılan mesleğimizde yeni bir krizi kabul edemiyorum.
Bu aşamada SM mesleğini kaldırmak bundan sonra yeni SM lisanslarını vermemek kabul edilebilir. Mevcut SM ruhsatı sahibi meslektaşlarımızın yukarıda da yer alan faaliyetlerini yerine getirmeye devam etmeleri kabul edilebilir. Ancak sayısı 18000 gibi önemli bir sayıya ulaşan Ticaret Lisesi veya Yüksekokul mezunu durumundaki meslektaşımıza bir sınav ile SMMM unvanını vermek hem mevcut SMMM’lere hem de mesleğimize büyük haksızlık olur.
Günümüzde Sermaye Piyasası Kurulu’nun ruhsat sahibi meslektaşlarımızı tekrar sınava tabi tutmasına haklı olarak tepki veriyoruz. Ticaret Kanunu taslağında yer alan Bağımsız Denetim Şirketlerinin özeliklerini belirleme yetkisinin TÜRMOB’a değil de Sanayi Bakanlığı’na verilmesine kızıyoruz. Ve tüm bu uygulamaları kısmen de olsa haklı çıkaracak düzenlemelerinin bayraktarlığına soyunuyoruz. Sebep bilinmez.
SM unvanlı meslek mensuplarımız her ne kadar Basel II uygulamalarında ve Ticaret Kanunu Taslağında yetki alamasa da halen mevcut faaliyetlerine devam edebilir durumdalar. Ayrıca Ticaret Kanunun tasarısına göre zaten meslek mensubunun defterini tuttuğu mükelleflere bağımsız denetim hizmeti vermesi yasak ve taslak gereği de zaten her şirketin bir defterini tutturduğu muhasebecisi (ister bağımlı, ister bağımsız) ve bağımsız denetimini yaptırdığı bir Mali Müşaviri (SMMM veya YMM) olmak zorunda e öyleyse sorun ne bilinmez.
Maliye Bakanlığı ve Meslek Birliği eğer meslek mensubu sayısını ve kalitelisini artırmak istiyorlarsa yapacakları en önemli faaliyet Mali Müşavirlik ve Denetim fakültelerini bir an önce hayata geçirmektir. Bu şekilde hem dört yıllık fakülte mezunlarını tekrar tekrar sınava sokmak derdinden kurtulun ulur hem de mesleğin akademik eğitiminin daha kaliteli olması sağlanır.
Yoksa mesleğe zarar verecek uygulamalar içine girerek diğer serbest meslek faaliyetleri karşısında mesleği tartışılabilir hale getirmek sadece mesleğe zarar verecektir. Mesleğin yeterlilik koşullarını lise düzeyine indirmek mesleğin uluslar arası saygınlığını da azaltacak, Suriye örneğinde olduğu gibi meslek birliğinin IFAC üyeliğinin iptaline kadar gidebilecek bir süreci başlatabilecektir.
Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik Mesleği ve bu mesleği icra eden meslek mensupları işletme sahiplerinin ve kanun koyucunun saygısını kazanmak istiyorsa önce kendileri mesleklerine ve meslektaşlarına saygı duyacaktır. Bunun temel koşulu budur.
0
There are 0 comments