Uluslararası Finansal Raporlama Standartları eğitimlerinin klasik dialoglarından birisidir. Katılımcılar bu işlem Türkiye’ye uygun değil dediğinde eğitmende cevap verir. 01.01.2005’ten beri SPK şirketlerinde uygulanıyor.
Evet gerçekten de SPK şirketleri 01.01.2005 tarihinden itibaren önce Seri XI No:25 sonrada Seri XI No:29 ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarını uyguluyorlar! Bu standartlara uygun finansal raporlar yayınlıyorlar.
Bugünkü yazımızda 2005 ten beri işleyen sistemin nasıl işlediğini ve bu 7 yıllık alt yapıya sahip verilerin 01.01.2013’te nasıl resmi kayıtlar halinde dönüşeceğinden bahsetmeye çalışacağız.
Verdiğimiz eğitimlerde, katıldığımız konferanslarda SPK şirketlerinde çalışan arkadaşların serzenişlerinden bir kaçını ve bu konulardaki yorumlarımızı sıralayarak mevcut sistemi anlamaya çalışır isek;
1.Bizim tüm UFRS işlemlerini bağımsız denetçiler gerçekleştiriyor. Biz mizanı veriyoruz raporu alıyoruz. O nedenle 2005 ten beri şirketimizde UFRS raporlama olmasına rağmen bizim bilgimiz yok.
Ne yazık ki bu şekilde olan şirket sayısı az değil, burada denetim şirketlerini de birbirinden ayırmıyoruz, en küçüğünden en büyüğüne bu tarz uygulamaları gerçekleştirdikleri müşterileri var.
Bahanesi ne olursa olsun bu durum hem mevcut SPK tebliğlerine göre hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre yasak. Çünkü bu durumda verilen hizmet muhasebe hizmetine dönüşüyor ve muhasebe hizmeti veren firmanın denetim hizmeti vermesi kesinlikle yasak.
Ancak bu durumun ortaya çıkması standartların raporlama aşamasında kullanılmasından dolayı ortaya çıkmaktadır. Önümüzdeki süreçte 01.01.2013 tarihinden itibaren çalışmalar defter düzeyine indiğinde denetçi gelip kayıt atamayacağından böyle çarpık bir yapı zaten teknik olarak mümkün olmayacaktır.
2.Fiziki olarak var olmayan varlıkların veya gelecekte işletmeye fayda sağlamayacak maddi duran varlıkların mali tablolarda kalamayacağını defter değerlerinin zarar yazılarak yok edilmesini gerektiğini söylüyorsunuz. Biz yıllardır bağımsız denetimden geçiyoruz, sabit kıymet listelerimizde de bu tarz varlıklarımız var kimse böyle bir şey söylemedi.
Ne yazık ki SPK şirketlerinde stok sayımları ne kadar titizlikle ve özenle yapılsa da Maddi Duran Varlık sayımları için aynı titizlik gösterilmiyor. Kimi zaman ilgili kapsama giren maddi duran varlıkların ömrü bitmiş olduğundan müdahale edilmiyor, kimi zaman da gözden kaçan maddi duran varlık tutarsızlıkları yaşanabiliyor.
Denetim şirketleri de önemlilik ilkesi ışığında şirketlerin mali tablolarında önemli etkiler sağlayan maddi duran varlıkları teyit etmekle yetiniyorlar. Bu konuda çalışma yapılması en azından 2012 gibi bir geçiş yılında yeni bir başlangıç yapılması şirketlere önerimiz.
3.Maddi duran varlık kullanım ömürlerinin yeniden belirlenmesi gerektiğini, varlıklar için kalıntı değer hesaplanması gerektiğini söylüyorsunuz ama biz raporlamalarımızda maliye bakanlığı ömürlerini aynen kullanıyoruz ve herhangi bir kalıntı değer tespit etmiyoruz. Bağımsız Denetçimiz bize bir şey söylemiyor.
Uluslararası Finansal Raporlama standartlarına göre kullanım ömürleri ve kalıntı değerlerin her yıl gözden geçirilmesi ve gerçek kullanım ve değerlendirme şartlarına göre yeniden düzenlenmesi veya aynen bırakılması gerekiyor.
Mevcut uygulamada Maliye Bakanlığı’nın gerçek ömürlere çok yakın ömürler belirlediği söz konusu olabiliyor. Ancak varlıkla ilgili önemli bir yenileme gerçekleştiğinde Maliye Bakanlığı ömrü uzatmıyor kalan senede itfa ediyor. Standartlar ise yenilemenin yarattığı ilave kullanım süresinin ömre ilave edilmesini kesin olarak istiyor.
Bunun yanında önemlilik kriteri gereği bir takım varlıkların kalıntı değeri sıfır olarak kabul edilse de kalıntı değerinin önemli miktarlarda olabildiği, Binalar, Araçlar vb büyük makine ve demirbaşlar için kalıntı değer hesap edilmesi standartların olmazsa olmazlarından.
-/-
Burada finansal raporlar üzerinde en çok etkisi olan ve sistemin işleyişi ile ilgili 3 başlığa yer versek te bu tarz serzenişler hepsi birbirinden önemli 10-12 başlığa kadar sıralanabiliyor. Bu serzenişlerden ve SPK’nın her sene başında yayınladığı Finansal Raporlar hakkında uyarılar ilke kararından hareket edersek mevcut sistemin sağlıklı yapısı konusunda tereddütlerimiz oluşuyor.
1.maddede yer alan konunun direkt olarak denetçinin bağımsızlığı ilkesine aykırı olmasından 2 ve 3. maddeler ve buraya yazmadığımız diğer 7, 8 maddenin finansal raporların TFRS uygunluğu ilkesine aykırı olmasından dolayı SPK şirketlerinin de mevcut yapısını gözden geçirerek bir dönüşüm süreci yaşamasını elzem kılıyor.
Ancak bu durumda çok kolay değil Çünkü tüm SPK şirketleri “TFRS-1 Türkiye Finansal Raporlama Standartlarının İlk Uygulaması” standardının sağladığı muafiyet ve avantajlardan ve geçiş hükümlerinden 2005 yılında yararlandılar.
Diğer ilk kez yapacak şirketlerin aksine yapacakları tüm yeniden düzenlemeler düzeltme gerektiren açıklama gerektiren konuları 2012 raporlarında açıklamaları bu şekilde oluşturdukları rapora esas olan detaylı mizanlarını da 01.01.2013 tarihinde açılış maddesi olarak yasal defterlerine kaydetmeleri gerekiyor.
Bir şeyi ilk kez yapmak mı zor, yoksa düzeltmek mi zor bu aşamada ortaya çıkacak.
Sonuç olarak bizce SPK şirketleri biz nasıl olsa hazırız diye rehavete kapılmadan çalışmalara kısa sürede başlayarak UFRS raporlarında ipleri kendi ellerine alsınlar. Yapılanlar ve yapılmayanlar hakkında bağımsız denetçileri ile tartışabilir, çalışmaları ortaya koyabilir hale gelsinler. Bunu başarırlar ise hem onlara hem de denetim mesleğine önemli derecede katkı sağlayacaklar.
0
There are 0 comments