alt
7 günlük bir seyahatin ardından dün eve döndüm ve bu akşam gece yarısı yeniden on günlük bir seyahate çıkacağımdan evdekilerle vakit geçirmek istediğimden maça gitme niyetim yoktu işin dürüst kısmı, 12:45 gibi 7 yaşındaki kızım Duru’ya hadi gel formalarımızı giyelim maç başlayacak dedim hızla odasına koştu. Ben mutfaktan nevaleyi alıp yavaş yavaş TV karşısına hareket ettim.
Yaklaşık 5 dakika sonra karşıma geldi, kazaklar formalar giyilmiş atkılar takılmış çizmeler giyilmişti. Hayırdır dedim TV’de izleyeceğiz, eşim babamla maç izleyeceğiz deyince gidiyorsunuz zannettim dedi. Madem öyle deyip çıktık yola, arabada marşlar söyledik tezahürat yaptık hızla gittik. Stada ulaştığımızda kapalı bileti bitmişti inanılmaz bir sıra vardı gişelerde, üşümemek için karaborsadan bir bilet alıp tecrübelerin verdiği avantaj ile içeri sızıverdik gene de merdivenlerdeyken başlangıç düdüğü çaldı.
Maç başladı. Şunu açıkça söyleyeyim uzun yıllardır her iki takım içinde söylüyorum bu kadar kötü bir maç izlemedim. Ne doğru düzgün bir pas vardı ne doğru düzgün bir pozisyon ne futbol adına bir şeyler bu yetmiyormuş gibi hakem de sanki maç berabere kalsın ister gibi kim biraz bir şeyler yapmaya çalışsa hemen düdüğe ve karta sarılıyordu. Karşı takım 3 dakika içinde iki sarı karttan 10 kişi kalınca eyvah dedim bu maçta gitti. Çünkü ne biçim bir istatistikse son yıllarda 10 kişi kalan hiçbir takımı yenemedik.
Sosyete tribünündeki yaklaşık 1500 kişi yedek kulübesindeki yaklaşık 15 kişi ve taç çizgisi üzerinden zıp zıp zıplayan Zafer hoca tam 45 dakika boyunca orta sahadaki gözü kulağı ayağı kolu kısaca hiçbir şeyi bir işe yaramayan orta sahamıza topu sol kanada Halil’e atın diye bağırdı. İki kere yanlışlıkla da olsa attılar ve iki tane pozisyoncuk yaşadık. Onur zannedersem bizim 10’na 11 kazanamadığımızın farkındaydı tam 20 dakika boyunca ona on kalalım diye uğraştı kırmızıyı görebilseydi belki de kazanırdık Onurun totemi tutardı.
Oyuncuları teker teker analiz yapıp kimseyi rencide etmek istemiyorum. Çünkü bunu yaptığımda rencide etmemek kaçınılmaz olacak. Ama iki şeyi söylemeden geçemeyeceğim.
Alper’in eğer bugün hassas bir günü değil bir sıkıntısı yok normal bir günü normal bir formu ise kendine geç olmadan yeni bir spor seçsin çünkü futbolda bir geleceği yok.
Bir de genel olarak takıma bakıldığında 90+ dakikalarda 90+ olduğunun farkında acaba son bir umut bir şey olur mu diye koşuşturan iki tane adam vardı sahada “Ramazan” ve “Halil”. Çok mu iyilerdi hayır bugün diğerlerinden sivrildiler mi hayır ama en azından puan kaybını kabul etmemişti bünyeleri bu olay bile alt yapının önemini bir kez daha gösterdi.
İki – Üç senedir benzer durumlar yaşıyoruz kamptan gelen haberler müthiş bir takım ki sorma gitsin ama iş lige gelince o takım gidiyor başka takım geliyor ve kahır dolu haftalar başlıyor. Bugün bizi bu kadar çok yıpratan şey 2 puan kaybı değil takımın neredeyse hiç oynamamasıydı. Ve en çarpıcı olanlardan biride kenarda kendini yerden yere atan hocayı sahada kimse sallamıyor gibiydi.
Kısa özet şuydu gene başa döndük.
Sezon başında da aynı şey oldu haftalar geçti toparlandık maç kazanmaya başladık top oynamaya başladık devreye iyi bir yerde girdik gene değişen hoca gene değişen oyun sistemi gene baştan başlayan uyum süreci gene top oynamayı unutan takım gene 90 dakikayı tamamlamadan oyundan alınmak zorunda kalan yeni transferler, gene nereden aldığımızı anlamadığımız yeni oyuncular… vs vs vs vs son yılların klasiği Göztepe gerçeği.
Bir yanlışlık var düzelmeyen, nasıl bir yanlışlık ki bu bir türlü düzelmiyor bir türlü geçmiyor. Topçular gelip gitse de, hocalar gelip gitse de, Altınbaşlar değişse de düzelmiyor bu durum. Ne oluyor bu topçulara sahada nasıl bu kadar amaçsız bu kadar çaresiz olabiliyorlar. Ne oluyor da 10 kişi kalan takıma karşı iki tane adam eksiltip bir tane pozisyona giremiyorlar, haftalar, aylar ömürler geçiyor. Göztepe hak ettiği yere bir türlü gelemiyor. Ne yanlış ne hatalı ne yapmak gerekiyor nasıl değiştirmek gerekiyor.
Maçın bitmesine 5 dakika kaldı kucağımdaki 7 yaşındaki kızın dudakları morarmış çenesi birbirine vurmaya başlamıştı. Hadi gidelim dedim. Olmaz belki atarız bitmedi ki baba dedi.
Ve bitti suratı düştü bir gol atamadık dedi Şaban abi bana söz vermişti o da atamadı. Olur, böyle haftaya atarız sen merak etme dedim. Arabaya gittik. Arka koltukta sızdı. Eve vardığımızda uyuyordu. Kıyamadım kucağıma aldım eve çıkardım formasıyla yatağına bıraktım uyumaya devam etti. Eşim ne oldu bir şeyler yedi mi dedi. Çok üşüdü üzüldü bırak uyusun biraz toparlasın uyanınca yer dedim.
Bilgisayarın başına geçtim. Facebook’ta Kaan Küçükağalar kardeşim oğlunun fotoğrafını paylaşmış formasıyla arabanın arka koltuğunda büzüşmüş soğuktan uyuya kalmış. Daha kim bilir kaç araba da kaç çocuk soğuktan yorgunluktan sızdı. Kaç çocuk evde öksürük şurubu vitamin takviyesi alıyor. Ve titreyen dudaklarının arasından soruyorlar “bir dahaki maç ne zaman baba … Gideceğiz değilmi?”
Hayatta en kötü duygu ne derseniz size özellikle bugün çok net söyleyebilirim. Hayatta en kötü duygu çocuğuna kötülük yaptığın hissine kapılmaktır. Ve insan kendisine bu duyguyu hissettiren insanlara ne diyeceğini bilemiyor.
Umarım Başkanından hocasına, hocasından antrenörüne, antrenöründen topçusuna, topçusundan idarecisine herkes 7 sinden 77 sine binlerce insanı soktukları halin ve bu insanlar için Göztepe nin anlamının farkındadırlar ve bunu değiştirmek için azda olsa vicdanları ile hareket edip üstlerine düşeni bir an önce layıkıyla yaparlar.
Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
There are 0 comments