Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
Göztepeliliğimle gurur duyduğum günlerden biriydi. Evet dün gurur duyulacak çok şey vardı hangisiyle gurur duyduğumu anlatmak gerçekten epeyce zor. Tek cümle ile özetlemek gerekirse;
Ligin 17. Sırasında gün içerisinde tüm rakipleri galip gelmiş, her türlü çabaya rağmen düzgün bir oyun ortaya koyamayan bir takım ve buna rağmen 30.000 kişilik dev bir yığın, Ağzına kadar dolu bir açık bir kapalı tribün. Otuz bin kişinin üzerinde sarı kırmızı yelek, otuz bin kişinin elinde sarı kırmızı karton, 2 tane dev bayrak, onlarca kimilerine göre büyük bize göre küçük bayrak, ve bizzat elle kolla, çizilmiş dev bir üç boyutlu görsel. Daha ötesi varsa buyursun gelsin. Bu Türkiye’de bir ilk, Dünyada sayılıdır. Nasıl ilk İstanbul’un üçlüsü yaptı diyenler çıkabilir. Hatırlatıyoruz altını çiziyoruz. Takım 17. İken değil, takımları ilk 5 ten düştü mü sadece koltuklar gidiyor onların maçlarına.
İkinci olarak hakemden bahseder isek; Hakemin dün üç tane hatası vardı. 1) TUM’un penaltı pozisyonu, 2) 10 dakika uzatması gerekirken neredeyse maçı hiç uzatmadan bitirmesi, 3) Maçın 50 dakikası boyunca gaöstermediği sarı kartlar. Hakem maç boyunca her türlü sert harekete, çifrkefliğe prim tanıdı kart göstermedi, o kart göstermedikçe yapılanlar daha fütursuzlaştı, o kart göstermedikçe daha azıttı. En sonunda baktı baş edemiyor göstermeye başladı. O dakikadan sonra da başka bir sorun baş gösterdi. (aşağıda anlatacağım) Yıllardır tüm dünyada futbol izleriz, ilk defa kırmızı kart gören oyuncuyu sahadan çevik kuvvetin çıkardığına tanık olduk.
Spor da başarı kadar başarısızlık var, yenmek kadar yenilmek var. Başarı herkes için güzel herkes için tadından yenmez, herkes tarafından mutlulukla kabul edilen bir şey. Ancak başarısızlık herkesin altından kalkabileceği, herkesiz hazmedebileceği bir şey değil. Başarısızlığı hazemedebilmek için her şeyden önce kulübünü armanı çok sevmen, her şeyden önce başarı için değil arma için orada olduğunun farkında olmak gerekiyor. Dün yedek kulübesinden, futbolcusuna, hocasından, antrenörüne, tüm karşı taraflılarda genel bir başarısızlığı hazmedememe sorunu vardı.
Akşam tüm kanalları izledik, bu akşamda izleyeceğiz, hakemin sportif kararları ile ilgili uzman olsun olmasın tek bir yorumcu yanlış demedi. Bir kişi deseydi hadi onu da dinleyelim diyecektik. Hakemin eleştirilen yönü saha içini yönetememesi, futbolcularla bireysel gerginliğe girmesi vb kontrolü kaybetmesiydi. Bu eleştirilere bende katılıyorum. Ama bu eleştirilere katılmakla beraber sahanın içine girip hakeme saldıran, hakem kararını verdikten sonra orasına burasına tekme atan yumruk atan yakasından çeken, dördüncü hakemin üzerine yürüyen, yan hakeme yumruk sallayan bir teknik ekip ve futbolcu tayfasının haklı bir gerekçesi yok. Bir İzmirli olarak, futbol kulübü dışında her türlü yönünü takdir ettiğim Karşıyakalılara, Karşıyaka kültürüne bu takım yakışmadı. Gerçek Karşıyakalıların da bu işe sahip çıkması özeleştiri yapıp beyler bu spor yenmek kadar yenilmeyi de öğrenmeliyiz diye altını çizmesi şart.
Gelelim bizim tarafa, çok önemli bir başlangıç yaptık dün, Derbi maçları her iki takım içinde geçmişten bu yana mihenk taşı olmuştur. Bu maçlardan sonra her şey bu maçlardaki duruma göre şekillenir. Dün bizim için mükemmel bir gün oldu. Uzaydan yediğimiz iki golü kenara koyarsa maçı hak eden zaten bizdik. Tribünü ile, sahadaki oyuncuların azmi ile, Ümit hocanın müdahaleleri ile maçı kazanmasını bildik. Oyuncu kardeşlerimizde ellerinden geleni yaptılar ama çok daha iyisini yapabileceklerini biliyoruz. Biraz daha gayret ve birlikte oynama iç güdüsü ile 8 de 8 yapmak içten bile değil.
Zaten bugünden sonraki hedefimiz 8 de 8 değil 40 ta 40.
Artık başkanından hocasına, hocasından takımına, alt yapısından üst yapısına, tribününden semtine herkes şunun farkına varmalı artık bu takımla sonu süper ligle biten 40 maçlık bir serüvene çıkıyoruz. Sezon sonunda yapılacak 3-4 nokta takviye ile iyi bir kamp dönemi ile önümüzdeki senenin kadrosu budur.
Göztepenin bir kez daha doldur boşalt yapacak, aldığı 20 oyuncuyla uyum sorunu yaşayacak, lüksü yoktur. Göztepenin ihtiyacı birbirini tanıyan, birbirini tamamlayan, takım olmuş bir takımdır. Bu takımda da henüz bu durum sağlanamasa da hamur vardır. 3-4 yeni malzeme ile hamuru yoğurup ekmek yapacak sağlam eller ile bu takım bu ligi forse eder.
Her maç final, her maç hedef, Şimdi Hedef Manisa Gidilmez mi 10.000 kişi alınmazmı bir üç puan…
Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
There are 0 comments