Güncel
Yeni Uyanan Medyaya Bir Soru?
13 Ocak 2012
0

Yeni Uyanan Medyaya Bir Soru?

Son günlerde medyamızın bir kesimi Türk Ticaret Kanunu’nu keşfetti. Her ne hikmet bilinmez bir şekilde cımbızla Kanunun tartışılabilir maddelerini seçip olumsuz yaftasını yapıştırıp yayın yapıyorlar.

Hatta Türk Ticaret Kanunu’nu, kamuoyunda Şike kanunu olarak tanımlanan oldubitti şeklinde çıkarılan Sporda Şiddeti önlemeye yönelik kanuna benzetip, kanun tartışmasını da denetçi ücreti özeline indirip tartışmaya çalışıyorlar.

Gelin bu eleştirilerin haklılığını ölçmek için Türk Ticaret Kanununun serüvenine göz atalım.

Kanunu Yapmak üzere 2000 yılında bilim komisyonu toplandı,
5 yıllık yoğun bir çalışmanın ardından Şubat/2005’te ilk taslak görüşe açıldı,
Her türlü çevreden 6 aylık görüş toplama ve değerlendirme çalışmasının ardından ikinci taslak Temmuz/2005’te meclis başkanlığına sunuldu.
Tüm ilgili çevreler tarafından oluşturulan Alt Komisyon yaklaşık 1 senelik görüş toplama değerlendirme çalışmalarının ardından üçüncü taslağı üst komisyona devretti.
Üst komisyon yaklaşık 3 yıllık bir görüş toplama ve değerlendirme çalışmasının ardından dördüncü taslağı oluşturarak genel kurul gündemine sundu.
2010 yılında partiler arası uzlaşı sağlanarak genel kurul gündemine alındı.
2011 yılında üzerinde tüm partiler tarafından mutabakat sağlanmış 181 önerge ile kanun 5. ve nihai halini aldı.

Bugün eleştirilerin odak noktasında olan, ortaklar cari hesabı, internet sitesi zorunluluğu, bağımsız denetim zorunluluğu, şirketten borç alma yasağı, genel kurul ve evrak düzeni bu 11 yıllık serüvenin tamamında ve yayınlanan 5 farklı kanun tasarısının hepsinde yer alıyordu.

Kanun yapıcı bunları yapar iken, ülkemizin en büyük iş örgütleri olan TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD ve benzeri kurumlar kanunun bir an önce yayınlanması için 9 rapor yayınladı. Sn. Rahmi KOÇ’un düzenlediği kahvaltı organizasyonun da tüm kurum temsilcileri, önceki yasalaşma sürecinin yarıda kalmasına yol açan ana muhalefet partisinden kanunun önünü açmasını istedi.

Toparlar isek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu son 25-30 yıldaki çıkan kanunlar arasında, en çok değerlendirilen, üzerinde en çok görüş bildirilen toplumun her aşamasındaki kanunun ilgidaşları tarafından bilinen, ve üzerinde mutlak mutabakat sağlanarak yasalaşan bir kanun oldu. Keşke her kanunumuz hatta anayasamız böyle bir süreç yaşayabilse.

Bu olayın kanunsal boyutu, getirdiklerine bakar isek, bugün bazı medya organları ve vergi uzmanları tarafından eleştirilen kanunun ilk özeliği vergiyi ilgilendiren herhangi bir konunun bulunmaması, bu yüzden vergi uzmanlarındansa ticaret hukuku uzmanlarından görüş alarak yayınlamak kanunun getirdiklerini ve götürdüklerini daha net ortaya çıkaracaktır.

Ben kendi mesleğim açısından değerlendirdiğimde, uzun yıllar şirketlerde çalışan son 6-7 senedir de masanın öbür tarafından yer alan biri olarak kanunu şu şekilde değerlendiriyorum.

Kanunun yürürlükte olmadığı şu günlerde, herhangi bir şirket, bize gelip ben büyümek istiyorum, kurumsal yapımı kurmak istiyorum, sadece benim değil benden sonraki kuşaklar tarafından da başarılı bir şekilde yürütülen bir şirket olmak, daha fazla kazanmak, kazandığımı daha doğru değerlendirmek istiyorum dediğinde ne yapıyoruz diye bakıyorum. Hatta bu özelikleri sağlamış şirketlerin ne yaptığına bakıyorum.

Bu istenilenleri gerçekleştirmiş şirketler,

ilk önce hesaplarını doğru yapmayı öğrenmeleri gerekiyor, yani gerçekten ticaretlerinden üretimlerinden para kazanıyorlar mı bunu ölçmek gerekiyor.

Daha sonra günümüzün dinamik yapısı gereği hızlı karar alabiliyorlar mı? Bu kararları hızlı bir şekilde uygulayabiliyorlar mı? Buna bakmak gerekiyor.

Son olarak ta ekonomik yapı içerisindeki konumları ne? Üçüncü kişiler tarafından güvenilir bulunuyorlar mı? Bankalar, diğer kredi kuruluşları, yeni ortaklar, yabancı sermaye vb fon kaynakları açısından değerliler mi? Müşterileri ve tedarikçilerinin karşılarında güçlüler mi? Alırken ve Satarken kazançlılar mı? vb vb.

Burada özetlenmiş 3 ana konuda şirket sorulan sorulara olumlu cevap verebiliyorsa sorun yok, veremiyorsa o zaman şirket üzerinde bir takım iyileştirmeler yapılması gerekiyor.

Muhasebe düzeninin yeniden yapılanması,
Gerçek performanslarının Ölçülmesi,
Gerçek finansal durumlarının ölçülmesi,
Bu ölçümlerin güvenilirliğini tespiti,
Kurumsal yapısının kurulması,
Şirketin ortağından ayrıştırılıp kişilik kazandırılması
Şeffaf ve Dürüst olması,

Bu çalışmaları gerçekleştirebilen şirketler bundan sonraki hayatında yaşayabilir hale geliyorlar.

İşte bugün zaten ideal bir şirket yaratmak için yapılan bu işler Türk Ticaret Kanunu ile zorunlu hale geliyor. Türk ekonomisinde kaynak kullanan, bu ülkenin insan gücünü, bu ülkenin doğal kaynaklarını, bu ülkenin yarattığı ekonomik değerleri girdi olarak kullanan şirketlerin bu girdileri doğru verimli başta ülke ekonomisine sonra da kendisine katkı sağlamak amacıyla kullanmasını sağlamaya çalışıyor.

Bugün üreterek değil tüketerek dünyanın büyük ekonomilerinden biri olma yolunda ilerleyen Türkiye Ekonomisinin kendi kaynakları ile Üreterek de bu yerini sağlamlaştırmasını ve daha ileriye taşımasını sağlamaya çalışıyor.

Kanunu eleştirenlerin şirketlerine bir göz gezdirdiğinizde eleştirdikleri tüm konuları kendi şirketlerinde gerçekleştirmiş olduklarını göreceksiniz.

Bu sebeple tartışmayı denetçi ücretine indirgeyerek devam ettirmeye çalışanlara, kurumsallaşan, büyüyen ve bunun doğal sonucu olarak ta size rakip olan şirketler istemediğiniz için mi, bu kanunu istemiyorsunuz diye sormakta bir sakınca görmüyoruz.

0

About author

Related items

/ You may check this items as well

Borçsuz Kulüpler DERHAL Borçlanın!

Yeni Uyanan Medyaya Bir Soru? Son günlerde medyam...

Devamını Oku..

Af Kanunlarının Bağımsız Denetçilere Oluşturdukları Riskler

Yeni Uyanan Medyaya Bir Soru? Son günlerde medyam...

Devamını Oku..

Genel Kurullar Nisan Ayında Yapılabilir mi?

Yeni Uyanan Medyaya Bir Soru? Son günlerde medyam...

Devamını Oku..

There are 0 comments