Güncel Muhasebe Vergi
Bankalardaki Sorun Toplayamamak mı? Doğru Dağıtamamak mı?
3 Aralık 2013
0

Son günlerin ekonomi dünyasındaki popüler konusu bireysel kredi kartlarında tüketici kredilerinde yapılmaya çalışılan düzenlemeler. Kimi ekonomi otoriteleri piyasada durgunluk yaratacağını iddia ederek karşı duruyorlar. Kimi ekonomi otoriteleri ise şimdilik sistem yürüse de kısa bir süre sonra bireysel borç yükünün yakın gelecekte karşılanamaz hale getireceğini ve ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaratabileceğini ifade ediyorlar.

Bizde bu konu hakkındaki görüşlerimizi kendi mesleğimizin bakış açısı ile paylaşmak istiyoruz ancak değerlendirmelere geçmeden iki alıntı yapmak lazım. Birincisi kamu otoritesinin yani BDDK’nun bu düzenlemenin yapılma sebebini açıkladığı basın açıklamasının bir kısmı ikincisi ise ülkemizin önemli ekonomi yazarlarından Sn. Ege Cansen’in yazısının dikkatimizi çeken bir kısmı
-/-
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 26.11.2013 – 2013/33 sayılı “Banka Kartları Ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik Taslağı” başlıklı basın bülteninin ikinci bölümünün yapılan düzenlemenin genel gerekçesi;

“Yüksek ve istikrarlı bir büyüme dinamiği sağlamak üzere, en güvenilir ve kalıcı finansman kaynağı olan yurtiçi tasarrufların artırılması, artan yurtiçi tasarrufların üretken yatırımlara yönlendirilmesi ve israfın azaltılması amaçlanmaktadır.”

Sn. Ege Cansen’in Hürriyet Gazetesindeki köşesinde yer alan 30.11.2013 tarihli “Tasarruf Düşmanı Kredi Kartları” başlıklı yazısının son paragrafından;
“…Kredi kartlarının… sakıncalarını kaldırmak işten bile değildir… Alınması gereken ilk önlem bankaların kredi kartı ve borçlanma limitlerini kişinin mali durumuna göre ayarlamasıdır. Bankacılık zaten bunu bilmektir…”
-/-
Ekonomik hayatın bireysel kısmı bizim mesleki uzmanlık alanımız dahilinde değil o sebeple düzenlemenin hane halkı ve sosyal boyutu üzerine değerlendirme yapmak bize düşmez ancak gerek üniversitelerimizdeki iktisat derslerinde ve bizlerle görüşlerini paylaşan ekonomi üstatlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla bankacılık sistemi temeldeki amacı şu şekilde ortaya çıkıyor.

Ekonominin mal ve hizmet sağlayıcılarına yani şirketlere uygun finansman kaynakları yaratarak üretim ve istihdam yaratmalarını sağlamak, şirketlerin sağladıkları istihdam ve ticaret hacmi ile hane halkında oluşan gelirin bir kısmını tasarrufla yeniden sistemin içerisine almak geriye kalan kısmını da hane halkının mal ve hizmet talep etmesini sağlayıcı sistemler kurarak şirketlere oradan da yeniden bankacılık sistemine akmasını sağlamak.

Daha da sadeleştirip örneklersek şirketlere vereceği 100 tl kredinin şirketlerde oluşan katma değer ile örneğin 150 tl ye dönüşmesi ve kredi kartı vb ödeme sistemleri ile alıcı bulup ekonomik hayata girmesi ve 102 tlnin şirket üzerinden geri dönmesi geriye kalan 48 TL nin ise şirkete hizmet veren tedarikçi ve çalışanlar ve şirket ortakları vasıtasıyla ekonomiye girmesi ve oradan yeniden tasarruf vergi vb enstrümanlar yoluyla toplanarak toplamda ülke likit kaynaklarında artış sağlanması.

Şimdi yukarıdaki BDDK açıklamasından anladığımız insanlar tasarruf yapmıyor eline ne geçerse tüketime harcıyor üstüne ödeme sistemleri ile eline geçenden fazlasını harcıyor.

Şimdi sorun bu ise esasında tüketicilerin borç yükü artarken şirketlerin borç yükünün azalması lazım çünkü sonuçta insanların harcadığı para bir şekilde ticaret hacmini büyütüyor. Büyüyen ticaret hacmi içerisinde yaratılan katma değer ile şirketler fonlanıyor ve şirketlerin bankalardan işletme sermayesi karşılama ihtiyacı olmadığından sadece uzun vadeli yatırım kredileri kullanıyor.

Kısa vade likiditesi açısından sorun olmaması ve yaratılan ticaret ve iş hacmi ile hane halkının gelirinin artması işsizlerin iş bulması düşük maaşa çalışanların maaşlarının artması ve oluşturdukları ileriye dönük borçlanmalarını ödemeleri gerekiyor. Yani doğru yönetildiğinde çokta sorun olan bir durum değil.

Buradaki hassas nokta büyüyen ekonomi açısından ithal girdisinin kontrol altında tutulması yani gene ülkemizin son yıllardaki popüler konusu dış ticaret açığının dengeli tutulması ülke içindeki büyüyen ekonomi ile yaratılan hacmin kaymağının ülke dışına kaptırılmaması.

Zaten böyle anlatılınca tanıdık geliyor çünkü son on yıldır ülkemizin ekonomisi buna benzer bir politika ile yönetiliyor tek farkı sistem ülke içinden beslenemediği için değirmen yurt dışı sendikasyon kredileri, dünya bankası borçları, özelleştirmeler vb taşıma suyla döndürülüyor.

Taşıma suda bir aksaklık olduğunda da veya olması muhtemel olduğunda da BDDK ve tabi ki siyasi otoritenin ekonomi yöneticileri çözüm olarak tüketimi sınırlandırma yolunu seçmiş gözüküyor. Sonuçta ekonomiyi tüketimi artırarak büyütmüşlerdi şimdide tüketimi azaltarak kontrol altına almaya çalışıyorlar.

Şimdi bu başlıktaki soruyu sormanın ve kendi uzmanlık alanımız ile cevaplamanın zamanı geldi:

Bankalardaki sorun tasarruf toplayamamak mı? Yoksa topladığı tasarrufu katma değer yaratan ürünler üreten dış bağımlılığı azaltan, istihdam yaratan, hane halkı gelirlerini artıran kısaca ekonomik döngüyü tamamlayacak şirketlere dağıtamamak mı?

Analize Sn. Ege Cansen’in tespiti ile başlayalım “borçlanma limitlerini kişinin mali durumuna göre ayarlamasıdır. Bankacılık zaten bunu bilmektir”

Yazar kişisel borçlanma limitlerinin nasıl düzenlenmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çizmiş ve çarpıcı bir yorumla bitirmiştir. BANKACILIK ZATEN BUNU BİLMEKTİR.
Şimdi tüm ekonomi yöneticilerimize, yazarlarımıza, hocalarımıza, siyasilerimize bir soru,

Ülkemizde kurumsal kredi dağıtan bankalarımızın hangisi, hangi oranda ekonomimizin % 98 ini oluşturan mikro küçük ve orta boy şirketlerimizin mali durumunu, karlılığını, verimliliğini, yarattığı katma değeri bilmekte ve bunlara göre şirketlere limit belirlemektedir. Ben söyleyeyim HİÇBİRİSİ.

Nasıl böyle iddialı yorum yapabilirsin diyenler olabilir. Çok net yorum yapıyorum çünkü bahsettiğimiz şirketlerin hiçbirisi saydığımız verilerin hiçbirini kendileri bilmiyor ki bankalara söyleyebilsin. Nasıl olur derseniz

Çünkü ürettikleri finansal verilerin hiç birisi gerçekleri göstermiyor ki bilebilsinler.

O zaman bankalar açısından ve onları düzenleyen denetleyen kurum için şu ortaya çıkıyor,

Mesele karnını doyurmak için kredi kartından başka seçeneği olmayan üzerinden zaten olmayan paraları tasarruf edeceğiz gerekçesi ile düzenleme yaparak çay kaşığı ile toplamaya çalışmak değil, mesele kürekle dağıtırken kime verdiğini, verdiğinin bunu geri getirip getiremeyeceğini, bunu alarak ne yapacağını, yaptığının sisteme ne kadar katma değer kazandırdığını bilebilmekte…

0

About author

Related items

/ You may check this items as well

Af Kanunları

Son günlerin ekonomi dünyasındaki popüler konu...

Devamını Oku..

Borçsuz Kulüpler DERHAL Borçlanın!

Son günlerin ekonomi dünyasındaki popüler konu...

Devamını Oku..

Bilançolardaki Kur Farkı Sorunun Çaresi Var mı?

Son günlerin ekonomi dünyasındaki popüler konu...

Devamını Oku..

There are 0 comments