Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
Türk Sporunun Rengi Göztepe
Yıllardır hentbol şube ile ilgilenen arkadaşlarla sohbet ettiğimizde hep sorardık nedir bu spor Türkiye’deki yeri nedir, başarılı takımlar kimlerdir, Avrupadaki konumu nedir anlatılan hikayelerin hep bir kenarında BJK den bahsederlerdi. Bizde biraz bu yılların hikayesinin vücuda gelişini görmek, ve çoğunlukla da içimizdeki Bizans deplasmanı güdüleri nedeniyle daha sezon başından bu maçın planlarını programlarını ayarladık.
İlk şok geçen hafta yaşandı, maçın oynanacağı salon bizim Gürsel Aksel salonunun yanında bile hatırı sayılmayacak kale arkaları olmayan saçma sapan bir salon olduğunu öğrendik, daha sonra hentbol sporunun tarihinde ilk kez uygulandığını duyduğumuz deplasman tribünü uygulaması üstüne kaymağı oldu.
Bu yaşananlara şaşırdığımız iki nokta, yirmikusur yıldır almadık kupa bırakmayan bir şubenin böyle bir salonda iç saha maçlarını oynaması ve hentbol sporu için önemli bir kazanım olduğunu düşündüm Göztepemize yapılan bu uygulamaydı. Tam tersi olsa biz böylesine genç, yeni ama bu spora ivme kazandıracak bir kulübü çok iyi ağırlar alkışlarla karşılar alkışlarla gönderirdik. Kibirimizi değil ama büyüklüğümüzü gösterirdik.
Ama bu yaşananlardan kaynaklanan ilk şoku atlattıktan sonra açıkçası gurur duymaya başladım. Daha yeni çıktığımız bir ligde ne kadar doğru işler yapmışız ki yirmi kusur yıldır lige ambargo koymuş bir kulüp bizden çekinerek yönetimsel hamle yapma ihtiyacı hissetmiş.
Gün geldi çattı mahalle arasındaki salona ulaştığımda ortalık bayağı kalabalıktı yoğun bir BJK li salonun etrafında toplanmış bekliyordu. Arabayla aralarından geçip birkaç sokak yukarı park edip yürüyerek serdeki keşif duygusu ile konuşulanları dinleyerek salona doğru yaklaştım. Duyduğum geyiklerden şunu çok rahat ifade edebilirim kalabalığın içindeki önemli bir kesim hentbol maçına hayatında ilk defa geliyordu. Ve gözle görülebilir bir heyecan vardı. Göztepeliler geliyormuş şuradaymış buradaymış konusu en popüler konuydu.
Salon etrafında normalin dışında birşeylerin olduğu balkonlardaki meraklı bakışlardan da belliydi. En çok dikkat çeken konulardan biride polis yoğunluydu. Maçlarımızın bizler kadarki müdavimi olan TOMA da başköşeye yerleşmişti. Bu hengamenin arasından geçip salonun kapısına doğru yöneldiğimde Yöneticilerimizle karşılaştım.
Hayırdır dediğimizde İzmir’den gelen otobüsün salona yaklaştırılmadan geriye gönderildiği ve maça gelmek için toplanan İstanbul tayfanın salona yaklaştırılmadığını öğrendik. E giremeyecekmiyiz diye sorduğumda on kişilik yönetici kontenjanı var. Onu kullanarak ancak girebileceğiz dediler. Burada ilk önce ortaya çıkan fikir en azından bu ekip olarak Göztepe tribününe geçip tribün yapalım fikriydi sonra buna bile bir şekilde izin verilmedi. Ve camla bölünmüş protokol tribününde yerimizi aldık.
İçerideki ortamdan anladığım kadarıyla BJK’lilerin çoğu takımlarından çok Göztepeliler için gelmişlerdi. Çünkü dışarıdaki kitle ile içeride kitlenin hem sayı olarak hem de nitelik nicelik olarak birbiri ile alakası yoktu. Doğru düzgün tezahürat olmayan zaman zaman saman alevi gibi parlayıp sönen, münferit birkaç kişinin provoke etme gayreti dışında sakin bir BJK tribünü vardı.
Hentbol çok anladığım bir spor değil ama gözlemimi çok net söyleyebilirim. Maç boyunca en az 4 yabancı ile oynayan ki bu yabancıların birinin dünya çapında olduğunu öğrendiğimiz yirmi küsür senedir bu lige ambargo koymuş bir takım karşısında süper bir oyun oynadık. Attığımız goller oynadığımız oyun gerçekten her anlamda kalite ve profesyonellik kokuyordu. Takımımızın sahaya çıkışı Göz Göz çekerek oyuna başlaması oynadığı oyun maçtan sonra 10 kişide olsak yanımıza gelerek alkışlaması ve bunları izleyebilmek müthiş gurur vericiydi. Böyle bir gururu bize yaşatan başta sporcularımız ve hocalarımız olmak üzere onları bir araya getirip bu kadar özel bir takım olmalarını sağlayan yöneticilerimize sonsuz teşekkürler.
İşin bir başka gurur verici kısmı Göztepe’nin olduğu yere getirdiği hareket dinamizm ve renkti. Göztepelilerin gelmesini bırakın geleceğinin duyulması bile insanları heyecanlandırmış spora ve salona hareket getirmiş bir tedirginlik yaratmıştı. Zannetmiyorum ki Göztepe dışında herhangi bir kulübün her spor branşına bu seviyede renk ve hareket getirsin. Bugünden itibaren biliyoruz ki BJK nin hem sporcuları hem taraftarları İzmir’deki Göztepe maçını düşünmeye başladılar. İşte herhangi bir şekilde elde edilemeyecek büyüklük bu. Göztepe’nin büyüklüğü bu.
Kendi aramızda İzmir deki maç ile ilgili olarak yaptığımız geyikler de de iki görüş ortaya çıktı. Önce gelsinler Gürsel Aksel’e bakalım gelebilecekler mi görüşü konuşulurken konuşmanın sonu alalım Halkapınara verelim istedikleri kadar kontenjan 10.000 kişi Türkiye maç görsün maç konuşsun. O gün ne olur ne olmaz takımların konumu ne olur hocalarımız yöneticilerimiz neye karar verirler bilemem ama bugünden bunu konuşabilmek Göztepe’nin büyüklüğünün bir başka göstergesi.
Sn. Sepil kendisine hentbol sorulduğunda genelde aynı cevabı veriyor, branş, o branşın Türkiye’deki yeri, ulaşılabilecek noktalar çok önemli değil biz bu kriterleri göze alarak Hentbol a yatırım yapmıyoruz. Bizim Hentbola yatırım yapmamızın sebebi hentbol şubemizin eşine az rastlanır bir hikayesi var. Yoktan var edilmiş bir takım, yıllarca ne olursa olsun varlığını sürdürebilmiş bir takım, gerektiğinde taraftarların forma giyip sahaya çıktığı gerektiğinde deplasmana şehirler arası otobüsle giden, pixel pixel hayatta kalma hikayesi olan bir takım. Biz bu hikayeye saygı duyuyoruz ve sahip çıkıyoruz. Tam bu kelimelerle mi söyledi bilmiyorum ama benim söylediklerinden anladığım bu.
Bugün bende Süleyman Seba salonunda bu hikayeye bir kez daha saygı duydum bir kez daha gurur duydum. Hepimizin tanıdığı bildiği ama başarı hikayelerinde görünmez olan Göztepeliler bir kez daha kendi efsanelerini yarattılar. Göztepe hentbol sportif olarak nereye gider, hentbol sporu sportif olarak nereye gider bilemem ama bugün çok açık ve net ortaya çıktı ki Türk Hentbolunun geleceğinin güvencesi lokomotifi Göztepe Hentboldur. Lige çıktıklarının ilk senesinde bu kadar etki yaratan bir takım yıllar geçtikçe bu branşın lokomotifi olacaktır.
Aynen her maç haykırdığımız gibi bıkmadan usanmadan armadan vazgeçmeden bu hikayeyi yaratan kardeşlerime emeği geçen herkese bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
Ve Göztepeliler armanın peşinden gitmenin, sadece rakip taraftara göre değil, sadece branşa göre değil sadece yöneticilere göre değil, sadece başarıya endeksli değil hiçbir sebep ve şart olmaksızın armanın peşinden gitmek Göztepe’sini hiç platformda yalnız bırakmamak olduğunu herkese göstermeye tedirgin etmeye, renk getirmeye, hareket getirmeye devam edecektir.
İlk günden bugüne bugünden sonsuza
Herşey Tek Büyük Göztepe İçin
Alayına isyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz
ozkan@ozkancengiz.net
0
There are 0 comments